Bir varmış bir yokmuş diye başlamıştık ama ne hikmetse bu seferde ağzına sağlık diyenimiz çıkmadı vesselam ama and olsun biz o gökten düşen üç elmayı kimseye yediremeyeceğiz. Kimseler yiyemeyecek…
İster adına encümenlik desinler, ister belediye başkanlığı, ister muhtarlık veya azalık ve hatta hatta milletvekilliği.

Ne dedik, dedik ki halkın durumu ortada iken sizin yaptığınızın adı konulamıyor. Halkınızın durumu sınırlarımızın dışında devam eden 3. Dünya Savaşı muhataplarından biraz daha iyi, en azından başımızdan aşağı mermi yağmıyor ama gidişat ona da çok yakınız diyor. Yani diyorum ki hani derler ya “iç güveyinden hallice” diye bizimkisi o hesap.

Vatandaşın sıkıntısının ne olduğunu ve bunu gidermediğiniz süre zarfında da sandıkta sizden hesap soracağını söylediğimizde neden problem biz oluyoruz ki? Biz aslında birçoğunuza yardım ve yataklık etmiyor muyuz? Elimizde kamera sizin beyaz duvarlarınızı halka arz edip, bu duvarın ardı da beyaz demiyor muyuz? Bütün bunları yaparken de zannetmeyin sakın sizi sevdiğimizdendir, sizi çok istediğimizdendir, olsun…

Bizim için “Önce Vatan”.

Sonra, sonra da bu vatan içerisindeki bizden gibi görünüp ama bizden olmayanlar olacaktır. Biz size inadına inadına onları tarif ederken, siz sadece koltuğumda koltuğum dediğiniz vakit, iş çığırından çıkıyor farkında değil misiniz?

Çok değil henüz birkaç gün önce yapılan aday tanıtım toplantısında gördük göreceğimizi…

Bu şehir birileri tarafından ele geçiriliyor, biz uyardık. Bu gün üç beş dediğiniz ilçe rakamı yarın tam bütün ilçelerin sayısına eş değerde olacak. Hatta ve hatta tüm il sınırlarını aşacak. Bilinçli ve kapsamlı istiladır bunun adı. Sabırlı, uzun süren ve her ne şartlarda olursa olsun yıkanmış beyinlerin doluştuğu bir ortam. Sonrasında aman efendim Erzurum’dan, Erzurum gibi muhafazakâr bir ekol şehirden kafası demli, inancı nemli, adımı belli bir isim nasıl temsilci olarak çıkarmış.

Benim değil, bu halkın değil, Hatta ve hatta Erzurum’un hiç değil ama kimin temsilcisi olduğunu da siz kendi koltuklarınızı tutma yarışında olduğunuz için göremiyorsunuz, görmeye başladığınızda umarız ki çok, çok geç kalınmış olunmaz.

Siyaset çarkı bu şehirde sadece birilerinin etrafında ve birilerinin güdümünde yürüdüğü için öyle göründüğü gibi demokratik ve kanuni olduğunu zannetmeyin. Halka gösterilen görüntü o yönde sadece hepsi bu. Yoksa bu 4-5 milyon nüfusa sahip olan Erzurum doğumlular arasında siyaset sadece belli bir zümreye mahsus durum mudur sanırsınız? Muhtarlıklar babadan oğula geçer gibi onlarca yıldır aynı insanların elinde, encümenlikler semtlere göre dağıtılmış ceplerinde şehrin haritasıyla gezen ve parsel parsel bölüp el altından üzerine konan aynı şahısların elinde, belediye başkanlıkları işte bu dönem yallah maşallah bir değişikliğe gidilerek biraz taze kan getirildi, kalanlar ise halkımızın sevgisi sayesindedir desek yeridir.

Muhalefet az biraz canlanmaya başladı gibi. Birkaç yerde kendilerini gösterecek çalışmaları var ve bu çalışmalar ile bırakın Mehmet Sekmen’i veya ekibini zorlamayı gölge dahi edemezsiniz.

Neden mi?

Mehmet Sekmen, Türkiye siyaset tarihinin kayda geçirmiş olduğu en büyük siyasetçilerden birisidir. Tıpkı Demirel gibi, Ecevit gibi, Tunceli’den Kamer Genç gibi, Antalya’dan Deniz Baykal gibi…

Böylesine, siyaseti bütün enstrümanlarıyla çalıp yöneten bir ekol ile ellerinde broşür ve kapı kapı dolaşan üç beş idealist genç ile yıkmayı planlıyorsanız ya siz siyaset bilmiyorsunuz ya da macera arıyorsunuz. Her iki durumda da bu şehir kaybeder farkında değil misiniz? Bu şehir son yüz yıldır zaten maceraların en delicesini yaşamadı mı?

Neyin hesabındasınız siz?

Mehmet Sekmen bu şehrin mevcut durumda erklerinden birisidir. Kazanması da kaybetmesi de olması muhtemel durumlardandır. Ancak bunun da yolları ve adımları vardır. Bir önceki dönem seçimlerde, yani 2019 da almış olduğu oyun şimdi 31 Martta % 30 daha aşağısını alacağı kesin gibi görünse de kaybetme ihtimali dahi var ama bu durum ellerinde broşür dağıtarak kendilerini ifade eden maceracılarla değil, zulüm altında inleyen kiracıların ve zincir market efendilerinin kamçılarından bıkan gerçek seçmenlerin bilinçli olarak kullandıkları oyların ciddi muhalefet yapacak partilere geçişiyle olacaktır.

Var mı öyle bir parti veya partiler.

Az biraz halkı dinleseler var…

Hem zamanın birisinde bu ülkede Anavatan diye bir parti de vardı biliyor musunuz? Bir varmış bir yokmuş…
Gazeteci & Yazar
Hakan Dikmen