AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

Mevzu Vatan Gerisi Hikaye

  • + A
  • - A
  • 20-10-2020, 13:23



    Millet olarak, Ülkemiz adına son zamanlar da darboğazlardan geçiyoruz. Çok büyük sınavlar veriyoruz. Zinciri başkasının elinde olan itler bugünlerde gene piyasada. Şimdiler de Hatay’da sahneye çıktılar. Hem de bu defa binlerce canlıya zarar vererek ciğerlerimizi yakarak canımızı acıtmayı deniyorlar, fakat gene başaramayacaklar.

    Zincirli itler geçen Cuma günü önce Hatay’ın Belen, İskenderun ve Arsuz ilçelerinin kırsal alanları ve bazı mahallelerinde, daha sonra da Osmaniye, Trabzon ve Kahramanmaraş’ta ciğerlerimizi yaktılar. Hatay’daki yangınlara kısa sürede müdahale edilse de, ilk tespitlere göre yaklaşık 300 hektarlık alan zarar gördü.

    Sosyal medyada paylaşılan yangın ve küle dönmüş hayvan görüntüleri gerçekten yürek dağlayan cinstendi. Yani yananlar sadece yemyeşil ormanlarımız değil, aynı zamanda Allah’ın can bahşettiği dilsiz dostlarımızdı. Böylesine büyük bir vahşeti ancak insanlıktan nasibini almamış yaratıklar birde Ermeniler yapabilirdi. Zinciri başkasının elinde olan itler, ne yazıktır ki dilsiz dostlarımızı bile yakmışlar, küle çevirmişlerdi.

    Canımız ciğerlerimiz olan ormanlarımızı ve korumasız hayvanları yakanların elleri kırılsın ve kurusun inşallah…

    Söz konusu eylemleri, kendilerini “Ateşin Çocukları” diye isimlendiren it sürüsü PKK yanlısı bir grup üstlendi. Yani suçun faili meçhul değil, aslında bilindik ti. Hiç kimse yakalanmasa veya sorumluluğu üstlenmeseydi bile ihanetin faillerini bulmak zor olmayacaktı. Çünkü failler kendilerini aslında yıllar önce ifşa etmişlerdi.

    1993’te 33 askerimizi şehit eden PKK’nın elebaşlarından Şemdin Sakık’ın 1990’lardaki açıklaması aynen şöyleydi:

    “Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum’a gider yatlarını yakarız, Antalya’ya iner seralarını yakarız, İstanbul’a çıkar arabalarını yakarız, İzmir’e ulaşır ormanlarını yakarız”

    Yine bir başka terörist Murat Karayılan da şöyle diyordu:

    “Hiçbir genç çaresiz değildir. 2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. “Silahımız yoktur” diyebilirler, silahları çakmak ve kibrittir. Onlar da çakmak ve kibritle mücadele edebilirler.”

    Bir başka terör sevici olan Hasip Kaplan ise;

    “Bölünerek kaybettik, birleşerek kazanacağız. İnanın Güneşin ve Ateşin çocukları destan yazacaklar” diyerek devlete meydan okuyordu.

    Şimdi anladınız mı faillerin kim olduğunu?

    Bahsi geçen eylemlerin zamanlaması da çok manidar. Ülkemize karşı açıkça savaş halinde olan şerefsizler, memleket ve milletimiz adına güzel haberlerin gelmekte olduğu ve kardeş ülke Azerbaycan Ordusunun Dağlık Karabağ’da Ermenilere karşı destanlar yazdığı bir dönemde yaktılar ciğerlerimizi. Çünkü zinciri ellerinde tutan efendileri böyle istemişti. Eğer gündem saptırılmazsa, ülkenin ve iktidarın dikkati başka yönlere çekilmezse, işler onlar adına daha da kötüye gidecekti. Anladılar ki pabuç pahalı, hemen şeytanlıklarını sergilemeye başladılar. Türkiye’yi Azerbaycan-Ermenistan sorununun çözümünde dışarda tutmak için bir şeyler yapılmalı, gözdağı verilmeliydi, öyle de yaptılar. Fakat bilmiyorlar ki bu ülke ve millet bu konularda artık kimseye pabuç bırakmıyor. Yangın gibi bir olayla gözümüzü korkutacaklarını sananlar, yanıldıklarını kısa sürede anlayacaklardır. Bizi öldürmeyen acı, güçlendirir…

    Yaşananların en acı, fakat bir o kadar da şaşırtmayan tarafını söyleyeyim mi size?

    Hani şu meşhur Gezi Olaylarında boy gösteren sanatçı kılıklı teröristler var ya, onlardan hiçbir ses seda yok. Güya Taksimdeki üç-beş ağaç için ortalığı ayağa kaldıran ve memleketi yakıp yıkanlar neredeler acaba?

    Gene, Kaz Dağlarında ağaç katliamı yapılıyor diye gösteri düzenleyenler de yok ortalarda; ya yangınlardan haberleri yok, ya da öldüler. Yoksa bu (sözde) doğa dostu sanatçı müsveddeleri çoktan bu yangınlara da tepki gösterirlerdi değil mi?

    Gerçi bu insancıklar daha sonra “Mesele ağaç değil, hala anlamadınız mı” diyerek asıl niyetlerinin ne olduğunu bizzat kendileri itiraf etmişlerdi. Gene, “Kaz Dağlarında ağaç katliamı var” diye ortalığı ayağa kaldıranların, o bölgelerde ağaç katliamı yaparak villa sahibi olduklarını da sonradan öğrenmiştik biz. Bu nedenle, bu güruh bizi hiç şaşırtmıyor artık…

    Biz dışardaki düşmanlarımızla nasıl olsa baş ederiz de, içimizdeki hainler bizi çok uğraştırıyor. Çünkü bunların gerçek yüzlerini ancak bazı musibetler zamanında anlayabiliyorsunuz. Kısacası, hırsız içerden olunca kapı kilit tutmuyor…

    Fakat bu hainler şunu asla unutmamalıdırlar:

    “Vatana ihanetin nedeni olmaz, er ya da geç bedeli olur.”


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR


    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR