Şahısların peşinden değil de, Sevdamızın peşinden koştuğumuzda,
Kulübü bazı karaktersizler gibi geçim kapısı görmediğimizde,
Yöneticiliği görev addetmek yerine, kendimize Etiket yapmadığımızda,
90 dakika sonucuna göre değil de, her türlü sonuçta takımımızın yanında olduğumuzda,
Başarısızlıklarda topu TAÇA atmak yerine, sevabıyla günahıyla sahiplendiğimizde,
Eski başkanların, yeni başkanın arkasından konuşmayıp sadece fotoğraf karelerinde değil de, samimi bir şekilde yanında olduğunda,
Taraftarın bazılarının birilerinin adamı değil de, Takımın 12nci ADAMI olduğunda,
Basının yöneticiden alamadığı sakalı, kulübe zarar veren haber yapmadığında,
Başkanların basının bir kısmına iyi, bir kısmına kötü çocuk muamelesi göstermediğinde,
Futbolcunun karakterlisini getirip, camiaya laf söylediğinde kapıyı gösterdiğimizde,
Kol kırıldığında, bazı olumsuzlukların yen içinde kalması gerektiğini öğrendiğimizde,
Taraftarı sadece gelir getiren, sadece maçını izleyen bir kitle olarak görmediğimizde,
İçimizden yetişen hocası, futbolcusu değerlerini hor görüp, ithalleri baş tacı yapmadığınızda,
Kulübün kapısından ayrılmayıp, dışarıdakilere vesatlık yapmadığımızda,
Doğru söyleyenleri dokuz köyden kovmadığımızda,
Muhalif yazanları, Düşman görmediğimizde,
Yıkama yağlamacıları el üstünden hak ettikleri seviyeye indirdiğimizde,
Bir alt yapımız olduğunu hatırladığımızda,
Emin olalım ki;
BASIN seviyesinde basınlığını, YAZAR gördüğü doğrularını, BAŞKAN tarafsız başkanlığını, YÖNETİCİ aldığı görevin hakkını verdiği, TARAFTAR Armanın değerini yenilsek de yensek de bildiğinde;
Belki “ADAM” değil ama “EFSANE” oluruz…
Hakan Dikmen