AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

M. Kemal SALLI - “TÜRKİYE’SİZ OLMUYOR” - ÖZƏL

  • + A
  • - A
  • 7-05-2024, 23:15

    M. Kemal SALLI - “TÜRKİYE’SİZ OLMUYOR” -



    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyaretinin en önemli sonuçları, terör örgütü PKK ile ortak mücadele kararı ve bölge ekonomisine canlılık kazandırması hedeflenen Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçirme çalışmalarının başlatılmasıdır.
    Erdoğan Irak'ta

    ABD’nin “Kalkınma Yolu”na ilgisiz kalamayacağı, kalmadığı da bir gerçektir. ABD’nin amacı, “Kalkınma Yolu”nun, Çin’in Arupa ülkeleriyle birlikte hayata geçirmeye çalıştığı Kuşak ve Yol Projesi’nin değil de, geçtiğimiz yıl G-20 Zirvesi’nde gündeme getirdiği Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru (IMEC) Projesi’nin bir halkası olmasını sağlamaktır.

    ABD, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen “Kuşak ve Yol”un önünü kesme, işlevsiz kılma konusunda ısrarcı olan ABD, Çin’in küresel projesinin “Kalkınma Yolu” üzerinden Avrupa’ya ulaşabilme ve “Kalkınma Yolu”nun aynı zamanda bir enerji koridoruna dönüşme olasılığından rahatsızdır.

    “Kalkınma Yolu”nda Türkiye’yi zorlu bir sınav bekliyor.

    Erdoğan Reşi̇d

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyaretinin en önemli sonuçları, terör örgütü PKK ile ortak mücadele kararı ve bölge ekonomisine canlılık kazandırması hedeflenen Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçirme çalışmalarının başlatılmasıdır.

    Peki, Türkiye’nin komşusu Irak ile elele vererek aldığı bu karar, bölgeyi ABD’li ideologların kurguladıkları Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde şekillendirmeyi ve bölgedeki 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi, “Büyük İsrail”i hayata geçirmeyi, İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminaline dönüştürmeyi hedefleyen “küresel lider” ABD’nin hoşuna gitmiş midir?

    Kesinlikle hayır, bunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD gezisinin ertelenmesinden anlıyoruz. Fakat ABD’nin “Kalkınma Yolu”na ilgisz kalamayacağı, kalmadığı da bir gerçektir. ABD’nin amacı, “Kalkınma Yolu”nun, Çin’in Arupa ülkeleriyle birlikte hayata geçirmeye çalıştığı Kuşak ve Yol Projesi’nin değil de, geçtiğimiz yıl G-20 Zirvesi’nde gündeme getirdiği Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru (IMEC) Projesi’nin bir halkası olmasını sağlamaktır.

    ABD, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen “Kuşak ve Yol”un önünü kesme, işlevsiz kılma konusunda ısrarlıdır. “Kuşak ve Yol”un kuzey koridorunun önünü Ukrayna’da, güney koridorunun önünü İsrail’de kesen ABD, Çin’in küresel projesinin “Kalkınma Yolu” üzerinden Avrupa’ya ulaşabilme ve “Kalkınma Yolu”nun aynı zamanda bir enerji koridoruna dönüşme olasılığından rahatsızdır.

    Erdoğan Biden

    ABD ayrıca, 2700 kilometrelik Kaşgar-Gvavar hattıyla Basra Körfezi’ne inen “Kuşak ve Yol”un, Irak’ın Faw limanı ile Türkiye’nin Ovaköy’ü arasında uzanan 1200 kilometrelik “Kalkınma Yolu” üzerinden Avrupa pazarına ulaşma ihtimali kadar, “Kalkınma Yolu”nun, Irak’ın petrolünü, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’ın doğalgazını Avrupa’ya pompalayan bir enerji koridoruna dönüşme ihtimalinden de kaygı duymaktadır. Çünkü, herhangi birşey üretmeyen, Irak ile sınırı bulunmayan BAE ve Katar’ın 20 milyar dolarlık bir projeye ortak olmaları, ürettikleri doğalgazı “Kalkınma Yolu” ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlama hazırlığı olarak değerlendiriliyor.

    Bütün bu gelişmelere rağmen ABD’nin, Cehennem’e çevirdiği Ortadoğu’yu, bölgenin en güçlü ülkesi, NATO ortağı, müttefiki Türkiye’nin kontrolüne bırakarak Pasifik’e yönelme hazırlığında olduğu da ciddi ciddi konuşuluyor. Böyle bir gelişme bölgedeki dengelerin değişmesine, Türkiye’nin büyük sorumluluklar yüklenmesine neden olacaktır.

    “Kalkınma Yolu”nda Türkiye’yi zorlu bir sınav bekliyor.

    “KALKINMA YOLU” YENİ BİR PROJE DEĞİL

    Kalkınma Yolu, dün ortaya atılmış bir proje değildir; açıkça dillendirilmemiş olsa da, 2010 yılından beri gündemimzdedir. “Kalkınma Yolu”, Türkiye’nin, Bağdat Yönetimi ve bazı bölge ülkeleriyle gerçekleştirdiği yoğun diplomatik temaslar sonrasında hayata geçirmeye çalıştığı, stratejik hedefleri olan, hem bölgesel hem de küresel çapta ses getirecek ekonomi ağırlıklı stratejik bir projedir.

    “KALKINMA YOLU” KİMLERİ, NEDEN RAHATSIZ ETMİŞTİR?

    Küresel ölçekte de bağlantıları olacak olan Kalkınma Yolu Projesi, herkesten çok, İran ile ABD’yi kaygılandırmıştır. Rusya’nın da projeyle yakından ilgilendiği biliniyor. Petrol ve doğalgaz üreticisi bazı bölge ülkeleri de, BAE ile Katar’ın Avrupa pazarını ele geçirme olasılığından kaygılanmaktadırlar.

    İran, küresel bağları da olacak olan bir projenin kendisini safdışı bırakmış olmasından, ABD ise, “Büyük Kürdistan” kamuflajı altında “Büyük İsrail”i hayata geçirmekte maşa olarak kullandığı PKK’yı yuvasında vurarak bitirme konusunda Bağdat ile Ankara’nın anlaşmış olmasından rahatsızdır. Kısaca, ABD’nin yanı sıra Rusya da, Çin de, bölge ülkeleri de, Avrupa ülkeleri de “Kalkınma Yolu”nu hayata geçirme çalışmalarını dikkatle izlemektedirler.

    K Yolu

    “KALKINMA YOLU”NDA TÜRKİYE’Yİ ZOR BİR SINAV BEKLEMEKTEDİR

    “Kalkınma Yolu”nda Türkiye’yi zorlu bir sınav bekliyor.

    ABD’nin gelişmeden neden rahatsız olduğunu irdelerken gözden kaçırmamamız gereken bir konu da, “Kalkınma Yolu”nun, bir ticaret koridoru olduğu kadar, bir enerji koridoru olma olasılığıdır. ABD, Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan Kuzey Akım-2’yi bombalayarak, AB ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarmıştır, ama bunun yerine güçlü bir alternatif koyamamıştır. ABD’den kayagazı taşıma girişimi başarılı olamamıştır.

    ABD’nin Doğu Akdeniz’de, İsrail açıklarından çıkaracağı doğalgazı Güney Kıbrıs-Yunanistan üzerinden Avrupa’ya pompalama projesi (EASTMED) hem zaman alıcı hem de maliyeti oldukça yüksek bir projedir. ABD rahatsızlığı, bir başka deyişle ABD’nin “Türkiye aşkı”, Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyacını en kısa yoldan karşılayacak projelerin hepsinde Türkiye coğrafyasına ihtiyaç duyulmasından kaynaklanmaktadır.

    ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesine göz yumarak korkuttuğu ve yeniden NATO şemşiyesi altına topladığı Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyacını kendisinden başka birilerinin karşılamasını istemiyor. Türkiye’nin ise, hem “Kalkınma Yolu” koridoru üzerinden, hem de TANAP üzerinden Avrupa kıtasının enerji sorununu kısa zamanda çözebilme şansı ve imkanı vardır. Bu konuda gereken mali desteği de kolayca bulabilir. Bu durum, Türkiye-ABD ilişkilerinin “düşman kardeşler” ilişkisi şeklinde sürdürülmesine neden olmaktadır.

    “KALKINMA YOLU” AYNI ZAMANDA BİR ENERJİ KORİDORU OLABİLİR Mİ?

    Irak ile sınırı bulunmayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’ın maliyeti 20 milyar doları aşan bu projeye mali destek vereceklerini açıklamaları, “Kalkınma Yolu”nun aynı zamanda bir enerji koridoru olacağının işaretleridir.

    Açikça ifade edilmiyor, ama BAE ve Katar üerettikleri doğalgazı boru hatlarıyla Avrupa’ya pazarlamayı da hedefliyorsa, “Kalkınma Yolu”, hem İran hem de Rus doğalgazına alternatif bir oluşum olabilecektir. BAE ve Katar’ın katılımıyla bir enerji kridoruna dönüşecek olan “Kalkınma Yolu”nun hem bölgesel hem de küresel stratejik sonuçlar üretmesi kaçınılmazdır.

    “Kalkıma Yolu”yla birlikte gündeme gelen gelişmeler, Türkiye’nin, hem ABD hem Rusya hem de İran ile olan ilişkilerinde bazı “acabalar” yaşanamasına neden olmaktadır. Türkiye’nin, tarihinin, kültür coğrafyasının ve jeostratejik konumunun kazandırdığı stratejik derinliğini kullanarak, “Kalkınma Yolu” gibi küresel çapta eklili olabilecek bir projenin hayata geçirilmesine öncülük etmesi, bölgesel ve küresel çapta hesapları olan bazı güçleri rahatsız edecektir ve etmektedir.

    KALKINMA YOLU BÖLGEYE YENİDEN CANLILIK GETİRECEKTİR

    Teopolitik etkilerin de çok ağır bastığı yeni bir dünya düzeni kurma bağlamında, 2001’de İkiz Kuleler’in El Kaide militanları tarafından uçaklarla vurulmasının televizyonlardan canlı yayınlanarak yaratılan şok, 2003’te Afganistan, Irak ve Kuzey Afrika’nın işgali için bir gerekçe olarak kullanılmıştı. Ön planda “Demokrasi götürüyoruz” arka planda “Haçlı Seferleri başladı!” çığlıklarıyla işgal edilen Ortadoğu coğrafyası Cehennem’e çevrilmişti.

    Türkiye’nin hayata geçirilmesinde öncülük ettiği Kalkına Yolu Projesi, bölge ekonomisine yeniden canlılık kazandırma, dolayısıyla, yaşama umutları giderek tükenen bölge insanlarına yeniden refah ve mutluluk getirme şansı oldukça yüksek bir projedir. Türkiye’nin şimşekleri üzerine çekmeyi göze alarak, “Kalkınma Yolu”nu en kısa zamanda hayata geçirme konusunda kararlı ve ısrarcıdır. Önemli bir bölümü 2025’te hayata geçrilecek bu proje, 2028 yılında tamamlanmış olacaktır.

    Kuşak Ve Yiol Orta Kori̇dor

    KALKINMA YOLU KISA ZAMANDA HAYATA GEÇİRİLECEK

    Dünyanın en büyük üretim merkezleri olan Çin ve Hindistan’ın ürettiği emtialar, gemilerle taşınarak, Irak’ın Basra Körfezi’nde inşa edilmekte olan 90 rıhtımlı Faw limanında depo edilecek, buradan Avrupa’ya ve Akdeniz havzasına ulaştırılacaktır. Çin, 2700 kilometrelik Kaşgar-Gvadar koridorundan Basra Körfezi’ne ulaşabildiği için, “Kalkınma Yolu”ndan yararlanma konusunda, Hindistan’a oranla daha şanslı görünmektedir. ABD’nin G-20 Zirvesi’nde gündeme getirdiği IMEC açısından da “Kalkınma Yolu”, Süveyş Kanalı’nı dolaşma zahmetinden kurtardığı için, değerlendirilmesi gereken bir alternatiftir.

    Irak’ın Basra Körfezi’ndeki Faw limanı ile Türkiye’nin Ovaköy’ü arsında uzanacak olan 1200 kilometrelik Kalkınma Yolu, PKK terör örgütünün yuvalandığı, ABD üslerinin bulunduğu bölgelerden geçerek Türkiye’ye ulaşıyor. Bu yolun güvenliğini kim, nasıl sağlayacak? Yapılan anlaşmalara göre, Kalkınma Yolu’nun güvenliği Türkiye ve Irak tarafından sağlanacak.

    Bağdat yönetimi, Türkiye sınırına yakın bögelerde askeri yığınaklar oluşturmaya, güvenlik noktaları kurmaya hazırlanıyor. Başta Başika olmak üzere, Türkiye’nin de buralarda askeri üsleri var. ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssü de bu bölgede. “Kalkıma Yolu”nun Irak’ın kuzey bölgelerinde herhangi bir durağı ve depolama merkezi olmayacak, kara ve demiryolları teröristlerin yuvalandığı dağlık arazilerin uzağından geçecek, ama yine de yolun güvenliğinin sağlanması önemli bir konudur.

    O I P

    TÜRKİYE’SİZ OLMUYOR

    Bölgeyi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde düzenleme sürecinde, Avrupalı dostlarına bile pastadan pay vermeye yanaşmayan ABD, İran’ın Irak’ta nüfuzunu genişletme çabalarını asla hoş göremezdi. ırak’ı ve Suriye’yi etnik ve inanç temelinde bölüp parçalayan ABD, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinden Akdeniz’e uzanacak ve Türkiye’nin güney sınırları boyunca uzanacak bir terör kuşağı oluşturmanın peşindeydi. Çünkü ABD, bölgeye ilişkin hedeflerini hayata geçirebilmesi için Türkiye’yi bölgeden soyutlaması gerekiyordu. Fakat,Türkiye’nin bölgede, binlerce yıllık tarih ve kültüründen kaynaklanan stratejik bir derinliği vardı. Bu nedenle, bütün gizli açık operasyonlara rağmen, Türkiye’yi dışlayarak, Türkiye’yi gözardı ederek bölgenin geleceğine ilişkin kalıcı bir operasyon yapılamıyordu.

    ABD, 1991’de kurguladığı I. Körfez Savaşı’yla koalisyon ortaklarıyla birlikte bölgemize çökerken, koltuğunun altında, teolojik hedefleri de olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) vardı. Savaş sonrası 36’ıncı Paralel boyunca böldüğü Irak’ın kuzey parseliyle, 2012’de estirdiği “Arap Baharı” rüzgarıyla böldüğü Suriye’nin kuzey paselini birleştirerek, “Büyük Kürdistan” görünümlü “Büyük İsrail”in temelini atmış oluyordu. Nİl’den Fırat’a uzanan “Vaad Edilmiş Topraklar” İsrail’e armağan edilerek “Büyük İsrail” hayata geçirilmiş, ABD’li Evanjelikler de, bu uğurda yaptıkları hizmet oranında sevap kazanmış olacaklardı. ABD, Kuşak ve Yol Projesi’nin kendisi açısından bir beka sorununa dönüşmesiyle, hem “Büyük İsrail” hem de İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminali yapma hedefini ertelemek durumunda kalmıştır.

    TARİHİN EN BÜYÜK KATLİAMLARINDAN BİRİ

    Bir dizi teolojik yorumlara dayanarak Vaade edilmiş Topraklar’ı ele geçirmek üzere yola çıkan İsrail, Gazze’de, “tarihin en büyük katliamlarından birini yapan ülke” sıfatını kazanmanın dışında bir başarı elde edememiştir.

    İsrail’in Gazze katliamı devam ederken Türkiye’nin gündeme getirdiği Kalkıma Yolu Projesi, bölgedeki gelişmelerin yönünü değiştiren bir etki oluşturmuştur. Düne kadar, “Suriye’deki PYD unsurlarını rejim güçleri içinde eritelim” diyen ABD, bugün, “PKK dahil, Suriye’deki terör örgütlerinin kontrolünü size bırakalım” demektedir. Bu önemli bir aşamadır.

    Doğu Akdeniz’de, “Kuşak ve Yol”un önüne Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Girit, ve Güney Kıbrıs’tan İsrail’e uzanan bir “Majino Hattı” kuran ABD, Tayvan merkezli 3. Küresel Kapışma için Pasifik’e yönelmeden önce, Cehennem’e çevirdiği Ortadoğu’nun daha da karışmaması için, bölgeyi Türkiye’nin kontrolüne bırakmak istediği anlaşılıyor. Bu arada ABD’nin, “Kalkınma Yolu”nun “Kuşak ve Yol”un değil de, IMEC’in bir koridoru olarak kalmasında ısrarcı olacağı da bir gerçektir.

    Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde görüşmelerin ana konuları Kalkınma Yolu Projesi ve Gazze olacaktır.

    Washington buluşmasının sonuçlarını bekleyeceğiz..


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR


    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR