Araştırmacı Gazeteci Mehmet Poyraz: “Karabağ’da yapılmaya çalışılan algıya dikkat” - Özəl
AzadMedia.az-a özəl olaraq Türkiyənin tanınmış araşdırmaçı jurnalisti Mehmet Poyrazdan "Qarabağ" haqqında yazı..
Karabağ’da ilk Ermeni-Müslüman çatışması Şuşa’da 1905-1906 yıllarında başlamıştır. 30 yıllık savaş Karabağ’ın kalbi ve kültür şehri Şuşa’nın alınmasıyla sonlanmıştır. Böylece şunu da diyebiliriz: Karabağ savaşı başladığı yerde son bulmuştur.
Azerbaycan büyük bir azimle güçlenmesini bilmiş, Karabağ meselesine uluslararası hukuk çerçevesinde yaklaşarak diplomasi yürütmüştür. Bunu yaparken de nezaketi göz ardı etmeyerek, kendi toprağının verilmesini tırnak içinde söylemek gerekirse rica etmiştir. Yıllar boyu Karabağ için yürüttüğü diplomasi takdire şayandır. Sadece diplomasi ile kalmadı Azerbaycan. Özellikle son yıllarda olumlu sonuçlar veren diaspora faaliyetleriyle de dikkat çekmektedir. Karabağ’daki haklılığını uluslararası diplomasiyle anlatırken, diaspora da meselenin anlaşılmasında yardımcı olmuştur. Azerbaycan’ın bölgede barıştan ve huzurdan yana olduğunu az önce belirttiğimiz tespitlerde fark edileceği üzere ortadadır.
Azerbaycan oyun kuruculuğunu kendi yaptığı eylemlerle Batı’ya karşı dik durmaktadır. 100 yıl önce çaresiz bir şekilde Moskova’ya teslim edilen ve 30 yıl önceki bir Azerbaycan yok karşımızda. Bir ülkenin tehdit haline gelmesi için 30 yıl uzun bir zaman dilimi değildir. Bugün güçlü hale gelebilmek adına yıllar boyu bedel ödemiştir Azerbaycan. Bir yandan da Türkiye’nin önemli katkılarını da göz ardı etmiyoruz elbette. 70 yıl boyunca Sovyet Rusya faşizmi altında ezilen bir millet 30 yılda kıyama kalkabiliyorsa bu büyük bir başarıdır. Burada Hocalı Katliamına şahitlik eden bir Ermeni gazetecinin tespitine de yer vermek istiyorum. Katledilen Azerbaycanlıları gördükten sonra şöyle der: “Bu kan için Azerbaycan tarafının, yarınki kuşakların sessiz kalmayacaklarını düşünerek korktum… Bugün Ruslar bizim yanımızda. Ya yarın? Yarın biz yalnız kalabiliriz.”
Yüzyıllardır acısı ve ihtirası yaşanan Kudüs sorunu gibi adeta Kafkasya’nın Kudüs’ü hüviyetine bürünen Karabağ’a, Rus Barış Gücü askerleri ilk adım attığında dışarıya arabulucu gibi izlenim vermekteydi. Teslimiyeti büyük öfke ile karşılayan Ermenileri teselli etmeye çalışan Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın şu açıklaması bize ilk başta tuhaf gelmişti: “Rus Barış Güçleri, Karabağ sakinlerinin güvenliğini sağlayacak ve bu sayede Hankendi ile Erivan arasında iletişim kopmayarak istikrarlı bir güvenlik sağlanacak.” Bu sözleriyle Paşinyan’ın umudunun Rusya olduğunun bariz şekilde anlaşılırken Karabağ’da bugünlerde yaşanılan bir algıya da önceden işaret ettiğini de öne sürebiliriz.
Karabağ’a giren Rus askerleri Ermeniler tarafından teşekkür törenleriyle karşılandı. Hatta ilkokullarda düzenlenen törenler de Rusça “Teşekkürler Rusya” pankartı asılarak çocukların ellerine Rus bayrakları dahi verildi. Rus medyası tarafından servis edilen bu tablo sanki işgalci Azerbaycan’da, Ruslar Ermenileri kurtarmaya gelmiş gibi bir algı yaratılmıştır. Bu tabloya karşı Azerbaycan’ında Türkiye’nin de tedbir alması gerekiyor. Zira Ermeni lobisinin ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz. Rusların sadece biz olacağız ısrarının peşini bırakmamak gerekiyor. Hepimiz biliyoruz ki, Ermenilerin Karabağ, dolayısıyla Azerbaycan topraklarındaki işgali, bölgeye Moskova tarafından konuşlandırılan Kızılordu’nun zırhlı alayının yardımlarıyla gerçekleşmiştir. Tedbirli olmakta fayda var.
MEHMET POYRAZ
www.AzadMedia.az
Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
OXŞAR XƏBƏRLƏR