Kıbrıs’taki Türk varlığını yokederek Enosis’i gerçekleştirmeyi hedefleyen EOKA terörünün başlatıldığı 1 Nisan 1955 ile 20 Temmuz 1974 tarihleri arasında yaşananlar, hiçbir Türk’ün hiçbir zaman unutmaması gereken anılardır. Kıbrıs’taki Türk varlığını hedef alan soykırıma yönelik o katliam günlerini, yakın tarihimizin acılarla örülmüş o sayfalarını bizzat yaşamış olan iki efsane kahramanımızdan, Dr. Ayten BERKALP ile Kıbrıs Gazisi E.Tümg. Cumhur EVCİL’den dinleme fırsatı bulduk.
M. KEMAL SALLITarihin kaydettiği o unutulmaz zaferler, böylesine büyük, büyük olduğu kadar mütevazi kahramanların fedakarlıkları sayesinde yazılıyor. Kıbrıs davamızın kahraman mücahidesi Doktor Ayten Berkalp’i ve Kıbrıs’taki Türk varlığını yoketmeyi hedefleyen EOKA çetesine karşı Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurucularından, Kıbrıs Gazisi E. Tümg. Cumhur Evcil Paşa’mızı, kod adıyla “ZAFER BEY”i ayakta alkışlıyoruz.
24 Aralık 1963’te yaşanan “Kanlı Noel”, Kıbrıs Türkü’nün Rumların insafına terkedildiğinde neler yaşanabileceğinin ibret verici tablosudur. “Kanlı Noel” dendiğinde hafızalarımızda canlanan bir banyo küveti içinde katledilmiş bir anne ile üç yavrusunun görüntüsü, yalnız Kıbrıs Türkü’ne değil, tüm Türklere, tüm insanlara bağımsızlığın, kendi bayrağı altında yaşamanın önemini haykıran bir ibret tablosudur. Kıbrıslı kardeşlerimize seslendiğimiz yazılarımızda, “Kıbrıs Türkü, bu fotoğrafı unutma!” diye haykırışımızın nedeni bu tablodur. “Kanlı Noel”in simgesi olmuş o fotoğraf unutulmamalıdır, unutturulmamalıdır.
O GÜNLERİ YAŞAYAN İKİ EFSANE KAHRAMAN ANLATTI
1974 öncesinde Kıbrıs’ta neler yaşadı, bundan sonra Kıbrıs konusunda ne gibi gelişmeler yaşanabilir?
Bu konuları, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) İstanbul Rasimpaşa Şubesi’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Kanlı Noel” etkinliklerinde, çocukluğundan itibaren Kıbrıs davasının acılarıyla yoğrulmuş, gençliğinde elde tüfekle, olgunluk çağında elde kalemle davasını savunmuş ve savunmakta olan mücahitlerden, 1974 Barış Harekatı’na katılmış gazilerden dinledik.
Geçtiğimiz Çarşamba günü de, TESUD’un Rasimpaşa Şubesi’nde, 1963’ten 1974 sonrasına kadar olan dönemde Rum işgali altındaki bölgelerde Kıbrıs Türklerine sağlık ve yönetim hizmetleri veren, sancaktarlık, yani komutanlık yapmış olan ve “Kanlı Noel’in simgesi olmuş o fotoğraftaki görüntünün aslını görmüş Kıbrıs Türklerinin efsane mücahidesi, “Kıbrıs’ın Jandark”ı Dr. Ayten BERKALP ve Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurucularından, Kıbrıs Barış Harekatı gazisi Cumhur Evcil Paşa o zor günlerin canlı tanıkları olarak anılarını anlattılar.
21-22 Aralık 1963’te, Kıbrıs Rumları, Akritas Planı çerçevesinde, adadaki Türk varlığını yok etmeyi hedefleyen bir katliam başlatmışlardı. Rum EOKA çetesi, tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen bu katliamla, tarihte hiçbir zaman Helen adası olmamış olan Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamayı, ENOSİS’i hedefliyordu. Türkiye’nin çeşitli müdahalelerine rağmen adanın Türk yerleşim birimlerinde kundaktaki bebekten 80’lik yaşlılara kadar pek çok masum insan katledildi, toplu mezarlara gömüldü.
Kıbrıs Türkü, bütün çaresizliğine rağmen direndi, Anavatan’ın da desteği ile TMT çatısı altında teşkilatlanarak varlığını korumaya çalıştı. Kıbrıs Türkü, “Kanlı Noel” sonrasında çok acılar yaşadı, ama bu süreçte tarihlere geçecek bir direniş destanı yazdılar.
“BEKLEDİM DE GELMEDİN…”
Rumlar çaresizlik içinde Toros Dağları’nın sülietine bakıp imdat bekleyen Türklerle dalga geçiyorlardı: “Bekledim de gelmedin..”
Kıbrıs Türkü’nün sesine Anadolu Türkü 20Temmuz 1974 sabahı ses verdi: “Bir gece ansızın gelebilirim!”
Kıbrıs’taki Türk varlığını yokederek Enosis’i gerçekleştirmeyi hedefleyen EOKA terörünün başlatıldığı 1 Nisan 1955 ile 20 Temmuz 1974 tarihleri arasında yaşananlar, hiçbir Türk’ün hiçbir zaman unutmaması gereken anılardır. Kıbrıs’taki Türk varlığını hedef alan soykırıma yönelik o katliam günlerini, yakın tarihimizin acılarla örülmüş o sayfalarını bizzat yaşamış olan iki efsane kahramanımızdan, Dr. Ayten BERKALP ile Kıbrıs Gazisi E.Tümg. Cumhur EVCİL’den dinleme fırsatı bulduk.
EVCİL PAŞA: “O BİR DOKTOR OLDUĞU KADAR ÇOK BAŞARILI BİR SPORCUYDU, EN ÖNEMLİSİ BİR MÜCAHİDEYDİ”
O günlerde İngiliz egemenliğinde olan Kıbrıs’ta bir doktor olarak görev yapmış olan Dr. Ayten BERKLAP, kendinden söz etmeyi pek sevmediği için, Kıbrıs’ın yakın tarihinde çok önemli görevler yapmış olan o mütevazi mücahideyi, TMT kurucularından Kıbrıs Gazisi Cumhur Evcil Paşa anlattı.
“Babası polis olan Ayten Hanım, yedi çocuklu bir ailenin beşinci çocuğuydu. İlk ve ortaokul eğitimini Kıbrıs’ta tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş, lise eğitimini de Çamlıca Lisesi’nde tamamlamıştı.
Ayten Hanım’ın İstanbul Üniversitesi’nde tıp eğitimine başladığı 1955 yılı, Kıbrıs’ta EOKA terörünün başladığı yıldı. Hedefleri Enosis olan EOKA, o dönemde Kıbrıs’ı kana boyadı. İsyan, o dönemde Kıbrıs’a egemen olan İngilizlere karşı gibi görünse de, asıl hedefleri Kıbrıs Türküydü.
Ayten Hanım çokiyi Rumca ve İngilizce biliyor. Ayten Hanım doktorluğu yanı sıra, profesyonel bir sporcu. Türkiye’de bulunduğu yıllarda adı, sporcularımızın yıldızları arasında anılıyordu. Çamlıca Lisesi’ndeyken voleybol ve basketbol takımlarında görev yapmış. Daha sonra geçtiği Fenerbahçe’de basket takımının kuruluşunda bulunmuş; İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları var. Türkiye karmasında oynamış. O dönemde İngiliz vatandaşı olduğu için, milli takımda oynayamamış.
1 Nisan 1955’te başlayan ve giderek şiddetlenen EOKA terörünün bölgedeki dengeleri Yunanistan lehine değiştirmeye yönelik olduğunu ve Türkler açısından olumsuz sonuçlar üretebileceğini farkeden İngilizler, Türkiye ve Yunanistan ile anlaşarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına öncülük ettiler.
Giderek artan terör olayları nedeniyle Kıbrıs, adım adım, 1963’te yaşanan ‘Kanlı Noel’e doğru gidiyordu. Bu konuda ayrıntıya girmek istemiyorum; ayrıca anlatılması gereken uzun bir konudur.
Bu arada tıp öğrenimini tamamlayarak Kıbrıs’a dönen Türk sporunun altın kızlarından Ayten Hanım devlet hastanelerinin birinde göreve başladı. Burada sözü Ayten Hanım’a bırakıyorum; anılarını kendisinden dinleyelim..”
AYTEN BERKALP: “BİZ TÜRK BAYRAĞINA HASRET BÜYÜDÜK”
“Cumhur Paşam o dönemi çok güzel özetledi, ama birkaç şeyden sözetmek istiyorum.
EOKA terörü 1 Nisan 1955’te başladı, ama Rumların Yunanistan bağlanma, Enosis sevdası 200-250 yıl öncesinden başlıyor. O sıralar Çar I. Aleksandr’ın Kıbrıs asıllı yaveri Aleksandro İpsilanti öncülüğünde, 1914 yılında, Odesa’da Filiki Eterya adlı bir cemiyet kurulmuş. Cemiyetin amaçlarını çok beğenen Yunanlılar cemiyetin adını Etnik-i Eterya (Dostluk Cemiyeti) olarak değiştirmişler. Bu örgütün en önemli hedefi Megalo İdea idi, yani Yunanistan’ın bağımsızlık savaşını gerçekleştirip Trakya’yı, Ege adalarını, Kıbrıs’ı, Anadolu’nun batısı alarak İstanbul’a ( onlar Kostantinopol diyorlardı) uzanmak ve Ayasofya’da çan çalmak, Bizans’ı canlandırmaktı.
İşaret etmek istediğim bir diğer husus, Rumlar Kıbrıs için hiçbir dönemde savaşmadılar, şehit vermediler. Atalarımız olan Türkler, Osmanlılar uzun bir hazırlık dönemi sonrasında şehitler vererek ele geçirdiler Kıbrıs’ı. Kıbrıs tarihte hiçbir zaman bir Helen adası olmadı.”
“...Biz Türk bayrağına hasret olarak büyüdük. Biz ancak 1948’de, Türkiye’den öğretmenlerin Kıbrıs’a gelmeleriyle Türk bayrağını göndere çekme heyecanını yaşadık” diyen Dr. Berkalp, 1949’da ablasıyla birlikte İstanbul’a gelişlerinde, Ayasofya ve Sultanahmet minarelerini, Boğaz’da gezen gemilerin taşıdıkları Türk bayraklarını gördüklerinde yaşadıkları heyecanı anlatırken salonda duygusal anlar yaşandı.
Çamlıca Lisesi’ni bitirdiklerinde üniversitelerde voleybol takımları olduğunu öğrenen Dr. Berkalp, arkadaşlarıyla birlikte Fenerbahçe Kulübü’ne giderek, olimpiyatlara katılarak Türk kadının adını duyuracak bir voleybol takımı kurmak istediklerini söylemiş. Takımın antrenörü milli takımı da yönettiği için olumsuz yanıt vermiş, fakat kulüp yöneticilerinden Erdoğan Karadelen’in destekleri sayesinde, 1 Eylül 1954’te Fenerbahçe Voleybol Takımı’nı kurmuşlar. O tarihte Türkiye’de voleybol ve basketbol federasyonları henüz kurulmamış. Kıbrıs mücahidesi Dr. Ayfer Berkalp’in Türk sporuna olan hizmetlerinin ayrıntılarını, TESUD İstanbul/Rasimpaşa Şubesi’nin düzenlediği o etkinlikte öğrenmiş olduk.
Dr. Ayten Beralp yelken ve kürek çekme spor dallarının yaygınlaştırılmasına da öncülük etmiş: “6 Aralık 1960’da Kıbrıs’a dönmeden önce, yalnızca Galatasaray’da kürek takımı vardı. Onları yalnız bırakmamak için biz de 1958’de bir takım oluşturarak kürek çekmeye başladık.”
Babasının doktorluk eğitimine devam etmesi isteği üzerine Kıbrıs’a döndüğünü, kısa bir süre sonra babasının vefatı nedeniyle Rumların yönetiminde olan bir hastanede göreve başladığını söyleyen Dr. Beralp, bu görevi sırasında hem Türk hastalara bakabilmek, hem de Kıbrıs Türklerinin savunma teşkilatı kurma çalışmalarına destek verebilmek için çektiği sıkıntıları, yaşadığı acıları o günlerin heyecanı içinde anlattı.
Dr. AYTEN BERKALP’İN HAYATI BİR EFSANE
Dr. Ayten Berkalp’in hayatı romanlara, filmlere konu olacak olayla örülmüş. Kendi topraklarında esir olarak yaşamış Kıbrıs Türklerinin EOKA çetelerinin katliam operasyonlarına karşı, varlıklarını koruyabilmek için verdikleri mücadele, EOKA terörünün başladığı 1 Nisan 1963 ile 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı arasında yaşananlar tam anlamıyla bir insanlık dramıdır.
Dr. Ayfer Berkman, 21 Aralık 1963 günü, Kıbrıs’ta Türkleri yoketmeye yönelik olarak başlatılan EOKA vahşetinin simgesi olarak tarihe geçen Kumsal katliamında Dr. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvet Hanım ile üç çocuğunun bir banyo küveti içinde katledildiğini gösteren o fotoğrafın aslını görmüş bir isimdir.
Dr. Ayfer Berkman, vatan savunması söz konusu olduğunda, Türk kadının neler yapabileceğinin canlı bir tablosudur. Dr. Ayfer Berkalp’in anıları kitaplaştığında, her Türk’ün, özellikle genç kızlarımızın okumalarını öneririz.
“O GECE MOHAÇ AKINCILARI FLAMASIYLA ATLAYACAĞIM UÇAKTAN” DEMİŞTİ
TESUD Halitağa Şubesi’nin düzenlediği etkinlikte Kıbrıs’a ilişkin anılarını paylaşan bir diğer efsane isim de, gazetemizde yazılarını ilgiyle okuduğumuz E. Tümgn. Cumhur Evcil’di. Cumhur Paşa, ZAFER BEY kod adıyla, 1974 öncesinde Kıbrıs Türkü’nü örgütleme çalışmaları içinde olmuş, Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) bağlı olarak kurduğu MOHAÇ AKINCILARI kahramanlarıyla inanılmaz başarılar gerçekleştirmişti. Derme çatma silahlarla Kıbrıs Türkü’nü korumaya çalıştıkları o karanlık günlerde Rumlar, “Bekledim de gelmedin” şarkıları söylerken MOHAÇ AKINCILARI’na söz vermişti Cumhur Paşa: “Birgün Türk ordusu mutlaka gelecek ve ben o gece elimde MOHAÇ AKINCILARI flamasıyla atlayacağım uçaktan..”
Ve sözünü tutmuştu Cumhur Paşa; Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştirildiği 20 Temmuz 1974 gecesi paraşütünü açıp atladığında, elinde MOHAÇ AKINCILARI flaması vardı.. “Şu Çılgın Türkler” kitabına eklenecek bir sayfadır bu atlayış..
Şöyle diyordu Cumhur Evcil Paşa:
“Bu Tugay; 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan ve bütün dünyanın hayranlık duyduğu, çok başarılı bir hava indirme harekatı yani paraşüt hücumu icra ederek, kazanılan zaferin en büyük payına sahip birlikleri arasında, en önde olanlardan biriydi.
Ben Hava İndirme Tugayı daha bir bölük halinde iken, 1962’de, bölüğün komutanı olmak şerefine nail olmuştum. Daha sonra Paraşüt Taburunda bölük komutanlığı yaptım ve Kıbrıs Barış Harekatı’na da, Hava İndirme Tugay Karargâhı’nda görevli olarak katıldım.
Kıbrıs Barış Harekatı ateşli silahların kullanıldığı dönemde gerçekleştirilen hava indirme harekatlarını üçüncüsü ve en başarılısıdır. İlki Çanakkale’de bize karşı yapılmıştır. İngiliz ve Fransız donanmalarının desteklediği harekatta karşı tarafın askeri gücü çok daha üstün olmasına rağmen bir sonuç alamadılar, arkalarına baka baka gittiler. İkincisi, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanya’nın çöküşüne yakın bir zamanda yapılan Normandiya Çıkarması’dır. Çıkartmaya katılan birlikler, silah gücü açısından çok daha güçlü olmalarına rağmen, belirlenen hedeflere ancak 1 ay sonra ulaşabildiler.
Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan birliklerimiz, bütün olumsuzluklara rağmen, belirlenen bütün hedefleri 3 gün içinde ele geçirmişlerdir.”
YASEMİN KUMRAL’IN SANATÇI DUYARLIĞI
Kıbrıs sevgisini, o güzelim adanın berrak sularında denize girmek ya da 5 yıldızlı otellerin göz kamaştıran salonlarında rulet çevirmekle sınırlamayan bir sanatçı duyarlığına sahip olan Yasemin Kumral, Kıbrıs konulu hemen bütün etkinliklerde olduğu gibi, Dr. Ayten Berkalp ve E. Tümg. Cumhur Evcil’in anılarını anlattığı etkinlikte de konuklar arasındaydı. Kıbrıs Barış Harekatı’nın simge şarkısı olan “Girne’den bir yol bağladık Anadolu’ya” şarkısıyla hafızalarımıza nakşettiğimiz Yasemin Kumral’ı, adanın topraklarını Kıbrıs Türküne vatan yapabilmek uğruna canlarını feda eden şehitlerimize ve gazilerimize gösterdiği bu saygı dolayısıyla kutluyoruz.
Ülkər Piriyeva