Gönülleri kalmasın; söz verelim ve 23 Nisan’da bu aday adaylarımızın büyük bir çoğunluğunu başkanların koltuğunda birkaç saatliğine oturtalım. Gariplerim heveslenmişler ne yapsınlar. O yüzden sırf her hangi bir koltukta oturmak için yapılan her hangi bir seçimde bir adım öne çıkarak “adayım” diyebilme cesaretini göstermektedirler.
Kimilerine göre bu hareketin adı medeni cesaret, kimilerine göre ise bir çeşit reklam…
Medeni cesaret gösterip, siyaset açısından ilk adım atmaya başladıkları andan itibaren hemen her dalda vatan ve milletin bekası için, her kulvarda bulunanlara sözümüz elbette ki yok. Hem zaten halkımız da, siyasi mecralarımız da onları elbette ki tanıyor.
Kim olduklarını, nereden geldiklerini ve nereye doğru hareket ettiklerinin hepsi bilinmekte ve kayıt altında da tutulmaktadır.
Kim olduklarınızı biliyoruz! Diye söylenip durduğumuz bundandır elbet…
Siyaset bir yoldur.
Öyle her canınız sıkıldığı zaman, bir arkadaşa bakıp çıkacaktım diyemezsiniz. Girmişseniz de benim bir işim var onu bir halledip geleyim diyemezsiniz.
Bedeninizin tamamı yetmez, ruhunuzu da o taşın altına koyuvermeniz gerekmektedir.
Yoksa; milletvekilliği seçimleri oldu hemen adaylığını koy ve birkaç yandaş ile “ara vermeden ve ayağının tozuyla hemen temaslarına başladı” başlığıyla siyasete başlanmıyor ve o sözde adımlar ile de siyaset yapılmıyor. Kaldı ki milletvekilliği olmayınca; belediye başkanlığı, o olmayınca encümenlik, o olmayınca muhtarlık, o olmayınca aza ve o da olmayınca en yakın mahalle mektebinde sınıf başkanlığı adaylıkları her daim mevcut.
Bizim toplumumuzda seçim ve aday ve bunlara bağlı olarak ta toplantılarımız hiç ama hiç ama hiç ama eksik olmaz ki. Yoksa bu vatan nasıl kurtulacak.
Bu şehirde ve hatta ülkede hayatını kravat takıp toplantılarla idame ettirenlerimiz var. O toplantılarda görünmek için berbere gidip te saçına sprey sıktıranlarımız var. Bir an önce temaslarına başlayabilmek için kadınlarımızın ev gezmelerinin kura’sına bile katılım sağlamak için can atanlarımız var, bilmem farkında mısınız?
Sırf temaslarına başladı, başlığı atabilmek için…
Vatana hizmet sadece temaslara başlamak ile olmuyor. Mesela dürüst bir vatandaş olarak işe başlayabiliriz. İyi bir aile mensubu, yararlı bir vatandaş olmak vatan için bulunmaz bursa kumaşı gibi özelliklerdir. Bir de bunun milyonlara denk gelen sayıda olduğunu düşünürsek işte size vatandaş…
Herkes milletin vekili olmak ister ise milleti kim oluşturacak? Birkaç yıllığına onu hallettik. Sırada belediyelerimizin boşalacağını tahmin ettiğimiz koltukları var. Ve o koltukların büyük bir çoğunluğunun işte bu zihniyet yüzünden değişeceğini tahmin etmek ne hikmetse kimsenin aklına gelmiyor.
Adama demezler mi, kardeşim madem ki temaslarına başladın ya; senin örnek olarak aday adayı olduğunu ifade ettiğin o makamda oturan mevcut başkandan daha fazla ön plana çıkacağın ne özelliğin var? O başkandan daha faydalı ve ayrıcalıklı ne projelerin var? Bu memleketin yarınlarına birkaç yıllığına dahi olsa ipotek koyman için ne sebebin var?
Aday adaylarının büyük oranda bu sınıf içerisine dahi giremediğini vatandaşlarımız da, o kayıtları alan parti yetkilileri de ve hatta hatta aday adaylarının kendileri de biliyor…
Amaç ne o zaman; amaç dostlar alış verişte görsün. Ben bu memleketin bekası için çalışıyorum diye… Hem zaten aday olmayanların tamamı da vatan hainiydi ya, Siyaset arenasına girmeyen ama bu vatan, bu millet için gecesini gündüzüne katarak gayret gösteren milyonları bir görebilseniz sizin “temaslarınıza başlamanızın” her hangi bir esprisinin olmadığını da anlarsınız.
Ayağının tozuyla temaslarına başlayacakmış mış…
Gören de diyecek ki “heehh.. mehle başında tükan alir”

Uzman Araştırmacı /Yazar
Hakan Dikmen