Bugün 2 Ocak. 2023 yılı iyisiyle kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla bitirdik devirdik. 2024 yılına girdik. 2023 ülkemiz için oldukça çok zor geçti.
Yaşanan felaketler ve hayat pahalılığı insanları canından bezdirdi. Halkımız yapılan zamlara yetişemez oldu. Öğrenci barınamıyoruz, memuru, emeklisi, işçisi geçinemiyoruz diye feryat etmektedir. Ev kiraları aldı başını gidiyor. Kiracılar kiraların yüksekliğinden şikâyet etmekteyken, ev sahibi geçinebilmek için biraz daha zam yapabilir miyim diye düşünmektedir. Memur, Emekli, işçi, öğrenci çiftçi, yani toplumun her kesimi yeni gelen yıl biraz daha iyi geçer mi diye ümit etmektedir. Umutsuz konuşmak istemem ama bana göre nafile. Yeni gelen yılında çok zor geçeceğini şimdiden söyleyebilirim.
Asgari ücret 17 bin 2 lira oldu. Ne olursa olsun bir iki aya kalmaz verilen zam enflasyon karşısında buhar olacaktır. Daha asgari ücret belirlenmeden bazı vicdansızlar eli kulağında zam yapmayı bekliyordu. Bunlar daha iyi günlerimiz. Sanırım esas zamlar 31 Mart yerel seçimlerinden sonra yapılacak! Bu sabah oturdum ne yazayım diye düşünmeye başladım. Karamsar bir tablo çizip, insanların canını sıkmak, morallerini bozmak istemedim ama olmadı. Eeee ne demişler görünen köy kılavuz istemez. Bende bazı gördüğüm gerçekleri yazmasam kendime ihanet etmiş olurum.
Eski yılbaşlarından söz etmek istiyorum. Eminim ki herkes beni gibi eski yılbaşı kutlamalarını mumla arıyordur.
Benim de çocukluğumda yılbaşı geceleri çok güzel geçerdi. Akrabalar toplanır, mısır patlatır tombala çekerdik. Çerezin her türlüsünü, meyvenin her çeşidi ortaya gelirdi. Tatlı mutlaka olurdu. Bugüne geldiğimizde kimse hiçbir arkadaşını yada akrabasını, çağıramıyor. Herkes ailesi ile oturup sadece televizyon seyrediyor. Yani diğer günlerden farklı bir gün geçirmiyorlar.
Normal bir yılbaşı kutlamasının dışarıda 5 bin veya 10 bin lira arasında olduğu söyleniyor. Büyük otellerde yapılan yılbaşı kutlamalarının ücretini yazıp da kimsenin moralini bozmayayım. Bırakın böyle özel bir günü dışarıda kutlamayı. İnsanlar evine kahvaltılık alamıyor. Bir kilo muzun 25 lira olduğu bir devirde kim bir gece için bu kadar parayı verebilir. Muz demişken eşim “Bu sene muz yiyemedik” deyince, pazardan yarım kilo muza 12,5 lira verdim.
Şimdi sıkı durun. Size çok daha ilginç bir şey anlatacağım. Dün sabah kahvaltı sofrasına oturduk. Ben her kahvaltı sonrası 9 veya 10 zeytini çekirdek gibi yerim. Tanıyanlar bilir zeytini çok severim. O sabah önüme 2 tane zeytin koydum. Hanım “Niye zeytini az aldın?” diye sorunca, vallahi hanım bir zeytin iki lira. 10 zeytin iki liradan 20 lira eder. Ayda eder altı yüz lira. Biz işçi adamız. Böyle giderse bunu da bulamayacağız. İyisi mi midemi şimdiden alıştırayım. Bir bardak çayın 10 lira, bir simidin 7,5 lira, bir zeytinin iki, bir kestanenin 10 lira, bir dilim peynirin 20 lira olduğu bir ülkede yeni yılı kutlasak ne olur, kutlamasak ne olur.
Asgari ücretli daha zamlı maaşını almadan etiketler değiştirilmeye başlandı bile. Bu da gösteriyor ki yeni gelen yılımız daha da zor geçecek. Bugünden itibaren bakın her şey nasıl zamlanacak. Şöyle bir çevrenize bakın. Herkes yeni yıl yeni zamlar gelmeden bir şeyler almaya, evinin eksiklerini tedarik etmeye başladı. Fiyat artışlarını durdurmazsanız, emeklinin, asgari ücretlinin maaşını %100 artırsanız bile sonuç değişmez. İki ay sonra eski tas, eski hamam. Neyse ki, yetkililer 2026 yılında enflasyonun tek haneye ineceğini söylemektedirler.
“Ölme eşeğim ölme yaz gelsin yonca biçeceğiz!” diye bir söz vardır ya…” Bize de halk olarak beklemek düşer. Beklemekten başka elden bir şey gelmiyor ki!
Bizler büyüklerimize inanmak zorundayız. Ne de olsa onlar büyük insanlar.
Gazeteci &Yazar
Hakan Dikmen