AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

Prof. Dr. Recep Recepov - “Azərbaycan, Elm İnsanları Səninlədir” - Reportaj

  • + A
  • - A
  • 3-01-2021, 19:15

    Prof. Dr. Recep Recepov - “Azərbaycan, Elm İnsanları Səninlədir” - Reportaj

    AzadMedia.az-ın yeni ildə, müsahib qonağı əslən Türkmənistanlı, hal-hazırda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyyətində yaşayan, Beynəlxalq ASİAD iş adamları dərnəyinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyyəti üzrə başqanı, Sahipkıran Strateji Araşdırmalar Mərkəzi (SASAM ) Türkmənistan və Rusiya masası başqanı, Prof. Dr. Recep Recepovdur.

    Prof. Dr. Recep Recepov, AzadMedia.az- ın redaktoru Ülkər Piriyevaya verdiyi reportajında “Azərbaycan, Elm İnsanları Səninlədir”, dedi.

    Prof.Dr. Recep Recepov, Yaşasın Azərbaycan - Türkiyə Cümhuriyyətinin bütün vətəndaşları, xüsusilə, ölkənin elm adamları bu mövzuda fikirlərini açıq şəkildə bildirdiklərini də qeyd etdi. Belə ki, bu çərçivədə Türk alimlərinin - Fransa Senatının beynəlxalq qanunları pozaraq və qondarma Qarabağ Respublikasının tanınması üçün hazırlamış olduğu qanun layihəsini təsdiq edərək Azərbaycan əraziləri ilə bağlı qalmaqallı bir qərar imzaladıqlarını vurğuladıqlarını da dilə gətirdi. O eyni zamanda, Fransanın qondarma Dağlıq Qarabağ Respublikasını tanıma səylərinin Birləşmiş Millətlər Təşkilatı da daxil olmaqla bütün beynəlxalq təşkilatlar tərəfindən tanınan Azərbaycanın ərazi bütövlüyünə açıq bir şəkildə təcavüz olduğunu bildirdi.

    Prof. Dr. Recep Recepov - “AZERBAYCAN, BİLİM İNSANLARI SENİNLE”.


    “Kardeş Azerbaycan ve Dağlık Karabağ söz konusu olduğunda:
    Cansa can, kansa kan,
    Yaşasın Azerbaycan!
    – diye haykıran, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi, ülkenin bilim insanları da bu konuda kendi görüşlerini bildirmekte ve bu konu üzerine eğilmektedir.
    Dağlık Karabağ konusunda, Fransa senatosunun almış olduğu, Fransızların kendileri haricinde, bu haklı davaya taraf olan veya olmayan, pek çok tarafın akıl dışı karar olarak kabul ettiği, Fransız hükümetinden “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin” tanınmasını öngören teklifine gösterilen tepkileri örnek olarak vermek doğru olurdu.
    Bu bağlamda, Türk bilim insanları, Fransa Senatosunun, Azerbaycan topraklarıyla ilgili skandal bir karara imza atmış olduğunu vurgulamakla, Uluslararası hukuku çiğneyerek, sözde Karabağ yönetiminin tanınması için hazırlanan yasa tasarısını onayladığını dile getirdiler. Fransızların sözde Dağlık Karabağ Devleti’nin tanınması ile ilgili çabalarının, Azerbaycan’ın Birleşmiş Milletler dâhil tüm uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmış olan toprak bütünlüğüne yönelik açık bir tecavüz olduğunu dile getirmektedirler.
    Dile getirmekte haklıdırlar, çünkü bu karar Fransa senatosunun kendisini Birleşmiş Milletlerin üzerinde gördüğünün ve almış olduğu bu kararıyla barışa değil düşmanlıkların körüklenmesine hizmet etmektedirler. Oysa Fransa’nın Minsk grubu eş başkanlarından biri olarak tarafsız kalması gerekirken, Ermenistan’ı ve onun işgalci siyasetini değişik kılıflara sokma yöntemine başvurmakla desteklemektedirler. Kardeş Azerbaycan ve Dağlık Karabağ söz konusu olduğunda Fransız senatosunun unutmuş olduğu bir durum vardır ki, o da Minsk grubunun kendi kendini bitirmiş olduğunu görmezden gelmekte olduklarıdır. Fransa Cumhurbaşkanı Makron’un, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, Akdeniz’de, Kıbrıs açıklarında hidrokarbon kaynakları konusunda gerçekleştirmekte olduğu çabalarını “yasa dışı faaliyetler” olarak nitelendirmektedir.
    Ancak Fransa’nın Kıbrıs ile hiçbir sınırı olmayan devlet olarak, bu ülkenin kendisini geliştirmek adına yaptığı planlarına karışmasının mantıksız olduğu gibi, Azerbaycan ile de aynı durumda olan bir devlet olarak, günümüzde Ermenilerin yaşamadığı bu bölgede, sözde Ermeni devletinin kurulmasını planlaması Fransa’nın boyunu aşan bir durumdur.
    Savaş meydanında, Hocalı soykırımının intikamını mertlikle alan Azerbaycan ordusunun gücü, kuvveti ve adaleti ile ispat ederek dünyaya verdiği insanlık dersini Fransa’nın da dikkate almasının, tüm dünyanın Karabağ’ın Azerbaycan olduğuyla barışmasının zamanı gelmiştir.
    Öncelikli olan, Fransa senatosunun Karabağ’ı işgal edenlerin yapmış oldukları tahribatı tespit edip, sözde Artsah Cumhuriyeti ve Ermenistan’ın Uluslararası hukuka aykırı davranışlarını, işlemiş oldukları suçları ve yaptıkları soykırımı yargılamalıdırlar. Çünkü bu güne kadar Ermenistan devleti insanlık suçu işlemiştir ve işlemeye devam etmektedir. 1993 yılında zorla gasp ettikleri Azerbaycanlı kardeşlerimizin evlerini yakıyorlar, sadece bununla da kalmayıp doğaya zarar veriyorlar, hayvanları öldürüyorlar. Fransa senatosunun, sözde Artsah Cumhuriyetinin tanınması yönünde değil, onların Dağlık Karabağ’da işlemiş oldukları savaş suçlarına ilişkin uluslararası soruşturmanın açılmasını talep etmeleri gerekmektedir. Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ve Ermenistan yönetimlerinin yapmış oldukları insanlık dışı eylemleri nedeniyle, Uluslararası mahkemelerde baskı yapmaları, Ermenistan’ın Azerbaycan’a tazminat ödemesini sağlamaları gerekmektedir. Hocalı soykırımını yapanların hamisi rolünü üstlenerek, işgalcilerin yanında yer almamalıdır.
    Yanında yer almamakla, Fransa senatosu otuz yıldır sessiz kalmış olmasını telafi etmek adına Ermenistan’ı destekleyerek, saldırgan Ermenistan’ın bu statükoyu sürdürmesine ve işgalci tutumunda cesaret bulmasına mahal verilmemesi için çaba harcamalıdır. Aldıkları kararda, ortaya çıkan ihtilafın tarihi, siyasi ve hukuki yönlerinin çarpıtılması girişiminde bulunmuşlardır. Azerbaycan ve Türkiye’ye yönelik asılsız suçlamalar ve iftiralar atmak yerine, Azerbaycan’ın uluslararası alanda tanınmış topraklarında bulunan işgal sonucu sivillerin öldürülmesi, etnik temizliğin yapılması, çevre terörü, yasa dışı yerleşim ve ekonomik faaliyetler yürütmesine otuz yıldır sürdürdükleri sessizliklerini bozmaları gerekmektedir. Gerek Fransa, gerek Fransa senatosunun otuz yıl boyunca bu konuyu her yönüyle çarpıtmalarını şiddetle kınıyoruz.
    Çok sayıda sivil vatandaşının öldürüldüğü, köyleri, kasabaları ve şehirleri füze atışlarıyla Ermeni askerleri tarafından yıkılan, yakılan, yerle yeksan edilen Azerbaycan’ı vicdansızca suçlayacağına, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri saflarında savaşan Fransa vatandaşı paralı askerlerinin buralarda bulunmasını sorgulaması gerekmektedir.
    İster Fransa senatosu olsun, ister Ermeni yanlısı Fransa siyasi çevreleri ya da hiçbir diğer güç Azerbaycan’ı kendi topraklarında yabancı işgalci olarak nitelendiremez, birliklerinin o topraklardan çıkarılmasını talep edemez. Çünkü Azerbaycan kendi topraklarında yabancı işgalcilere ve onların askeri güçlerine karşı savaşmakta ve uluslar arası hukuk çerçevesinde tanınan egemen topraklarını korumaktadır.
    Fransa, sonucu yanlış, ancak kendi düşüncelerine göre anlayış tarzlarına uygun görünen söylem ve eylemlerde bulunmaktan da vazgeçmelidir. Onların bu tür davranışları yukarda da belirtmiş olduğumuz gibi bir paradoksu ortaya koymaktadır. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarından biri olan Fransa, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı ve Ermenistan Başbakanı tarafından 10 Kasım 2020’de imzalanan ortak anlaşma ile Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki askeri gerilime son verilmesi, bölgede barışın tesis edilmesi için yapılan çalışmaları sekteye uğratmaktadır. Fransa, bu çelişkiden kurtulup, anlaşmayı bozma ve çatışmanın yeniden körüklenmesine neden olabilecek söylem ve eylemlerden uzak durmalıdır.
    Fransa’nın son zamanlarda bir dizi uluslararası kuruluşta Azerbaycan’a yönelik ikiyüzlü politika yürütmesi ciddi rahatsızlıklara yol açmakta ve Fransız Senatosu adalet ve uluslararası hukuk konusunda bu kadar endişeli ise, gerçekleştirmiş oldukları sömürgeciliğin doğurduğu sonuçlarla ilgili konuları ele almaları ve değerlendirmeleri, sonra Azerbaycan’a yönelik politikalar yürütmesinin daha mantıklı olacağı kanaatindeyiz.
    Fransa hükümetinin, Fransa senatosu tarafından üretilen kararlara benzer türden kararlarla kışkırtıcı adımların atılmasının önüne geçilmesi adına resmi tutumunu belirlemelidir. Belirlemelidir ki, Ermeni lobisinin etkisi altında, Fransa siyaseti ve meclisi için utanç verici adımların atılmasını önlemeli ve bu tür kararları kınayan bildiriler yayınlayarak Birleşmiş Milletlerin Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan toprakları olarak kabul ettiğini kabul etmeli ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekleyen eylemlerde bulunmalıdır. Fransa, AGİT Minsk Grubu Eş Başkanı ülkelerinden bir olarak söylem ve eylemlerinde Dağlık Karabağ sorununun çözümünde tarafsız kalmalıdır. Aksi takdirde günümüzde olduğu gibi, bundan sonra da Ermenistan’a destek vermekle eleştirilmeye devam edilecektir. Her destek verdiklerinde, Ermenistan’a vermekte olduğu destekten dolayı, Fransa senatosunun kararında belirtildiği gibi, Dağlık Karabağ sorununun nihai çözüme kavuşturulması ve sivil halkın güvenliğinin güvence altına alınması konusunda gerekenlerin yapılmasına hizmet etmemektedirler. Tam tersine, sürecin aksatılmasına, yine de almış oldukları aynı kararda belirttikleri kalıcı barışa ulaşabilmek için bir araç değil, bölgedeki gerilimin artmasını körükleyici gereç olacaklardır. Bu araç ve gerecin de körükleyeceği süreç olacağını, Fransa senatosunun kararında belirtmiş olduğu Karabağ Cumhuriyeti’nin tanınması ve ülkede kalıcı barışa ulaşılmasına hizmet etmeyeceğini belirtmekteyiz ki, bu karar da, tasarı da işgal bölgesinde otuz yıla yakın bir süredir süregelen müzakere sürecinin devam ettirilmesinde yararlı olmayacaktır.
    Fransa, demokrasi ve insan hakları adı altında Azerbaycan’a karşı yürüttüğü sinsi siyasetini devam ettirmekten vazgeçmelidir. Vazgeçmelerinin gerekçesi ise, kırk günü aşkın süren savaş sırasında, Fransa yetkilileri ve Fransa senatosunun üyelerinin kılıftan kılıfa girerek Azerbaycan halkının haklı davasını önlemek için yetki alanları dışında olan birden fazla girişimde bulunarak sonuca ulaşamamalarıdır. Fransa senatosunun Uluslararası hukukun temel ilkelerini çiğneyerek, sözde Dağlık Karabağ Devletini tanıma girişimleri, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yapılan kasti bir tecavüzdür. Bilim insanları olarak bu kararı kesinlikle ret ediyoruz. Fransa senatosunun almış olduğu bu kararı akıl dışı karar olarak kabul etmekle kalmayıp, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yönelik açık bir tecavüz olduğunu dile getirmekle ağır bir dille kınıyoruz. Kınamakla da kalmayıp, Afrika’da kana bulanmış ellerini Azerbaycan toprakları üzerinden çek diyoruz. İşgal bölgesiyle ilgili müzakere masası başında uzlaşılamayan son, masa arkasında kaybettiğiniz savaşın sonu, muzaffer Azerbaycan ordusunun imzalattığı teslimiyet akdi ile gelmiştir”.

    Haber - Ülker Piriyeva


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR

    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR