TÜRKİYE VE CAN AZERBAYCAN - Özəl
Anadolu ve Kafkaslar bitişik ama iki farklı coğrafya. Anadolu Türkleri ile Azerbaycan Türkleri zaman zaman farklı devlet isimleri ile ama hep bir millet olarak tarih yolculuğuna devam ediyor. Nice badireler atlatarak bugünlere gelen ve bilhassa Rusya’nın etkisiyle ayrı düşmüş olan iki gardaş millet…
Bugünün Azerbaycan’ını konuşmak ve anlamak için geçen yüzyıla birkaç cümle ile değinmek isterim.
17 Mart 1915’te Müttefik Donanması Çanakkale Boğazı’na gelir. Ölüm kalım savaşı verdiğimiz bu günlerde Ermeniler de Doğu Anadolu’da ayaklanmaya başlamışlardı. Yüzyıllardır Osmanlı’dan himaye ve iyilik gören Ermeniler, ülkenin en sıkıntılı anında isyan ediyordu; Ruslardan aldıkları destekle Doğu Anadolu’da büyük ve unutulmaz zulümler yaptılar. Ermenilerin mümkünse Rus sınırından uzak yerlere nakledilmesi gerekli hâle geldi.
1915’te çıkarılan ‘tehcir’ kararıyla nakiller başladı. Bu nakiller esnasında yaşanan zorlukları abartarak anlatan Ermeniler, bu olayı “sözde” soykırım olarak adlandırıp yüzyıldır aleyhimizde kullanageldiler.
Azerbaycan topraklarını işgalde ve başta “Hocalı katliamı” olmak üzere sayısız katliamlarında destek olarak kullanmaya çalıştılar. Oysa “kaç kişinin hangi bölgede, hangi tarihte, nereden nereye gittiği” rakamları ile kaydedilmişti. Soykırım amacında olan bir idare, bu kayıtları tutar mı?..
Başka söze hacet görmüyorum.
Azerbaycan, bağımsızlığını 28 Mayıs 1915’te ilan etti. Aynı yıl 15 Eylülde Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Bakü’ye ulaşıp bölgeyi Rus işgalinden kurtardı.
19 Mayıs 1919’da Anadolu’da başlayan ‘Milli Mücadele’ hareketinde Azebaycanlı gardaşlarımız, maddi manevi her türlü destekle yanımızda oldu. Nitekim M. Kemal Atatürk’ün “Azebaycan’ın hüznü hüznümüz, sevinci sevincimizdir.” özet cümlesi çok doğrudur.
Maalesef 28 Nisan 1920’de Kızılordu yeniden Bakü’ye girmiş ve ülke uzun yıllar Sovyetler Birliği’ne bağlı kalmıştır.
Bu dönemden olmak üzere ASALA terör örgütünün diplomatlarımıza karşı işlediği cinayetleri unutmamız mümkün müdür?
Rusya yıllardır coğrafi ve siyasî bahanelerle Azeri, Özbek, Kazak, Kırım, Tatar, Türkmen, Kırgız Türklerini birbirinden uzak tutarak ayırarak “böl, parçala ve yönet” taktiği uygulamıştır.
Türk milletinin birliğini ve gücünü birleştirmesi, sadece Türkî coğrafyaların değil, dünyanın huzur ve saadeti için şarttır.
Bu çerçevede Türkiye’nin Azerbaycan ile gerektiğinde bir lokma ekmeği bölüşecek derecede yakın olması fevkalade önemlidir.
Bu ülkü ve inancı gelecek nesillerimize aktarmak en önemli vazifelerimizdendir.
30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ve büyükelçi gönderen ülke Türkiye olmuştur. Ülkeler arası antlaşmalar, ticaretimiz ile olumlu ilişkilerimiz bugüne kadar artarak devam edegelmiştir. Türkiye ile Azerbaycan aynı dava, aynı ülkü ve aynı stratejiyle ikiz gardaştır. Birinin gücü diğerinin gücüdür.
2012 yılında Fransız Senatosu’nda kabul edilen ‘Sözde Ermeni Soykırım’ yasasına karşı, Azerbaycan Milli Meclisi ‘böyle bir yasanın kabul edilemez olduğuna’ ilişkin karar almış ve Fransız parlementosuna göndermiştir.
Değerli yöneticiler Haydar Aliyev ve sonrasında kıymetli oğlu İlham Aliyev ile Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın son 20 yıldır ortaya koydukları sayısız işbirlikleri ve hizmetler takdire şâyândır. Bakü- Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum petrol boru hatları, Bakü-Tiflis-Kars üzerinde Ankara ve İstanbul’a ulaşan tren yolu, TANAP vb. dev projeleri hayata geçiren yiğitlere her daim saygımız ve sevgimiz vardır.
Daha geçen aylarda Türkiye’nin; askeri eğitimler, ihalar, sihalar ve benzeri maddi ve manevi destekleri ile 30 yılı aşkın süredir Ermeni işgalindeki Cebrayıl, Füzuli, Zengilan, Kubadlı ve Şuşa kentleri; Hadrut, Mincivan, Ağbend, Bartaz yerleşimleri, 286 köy ve aralarında Murovdağ’ın da olduğu tepeler; 27 Eylül 2020 – 10 Kasım 2020 tarihleri arasında (yani sadece 44 günde) geri alındı.
Bu, gerçek bir zaferdir!
Bu, Gardaşların güçlerini birleştirmelerinin bereketidir!
Bu başarı, dostlara sevinç ve övünç olmuş, düşmanlara keder vermiştir!
Mübarek ve daim olsun!..
Bu galibiyetler neticesinde, Bakü’de, Azerbaycan şehirlerinde olduğu gibi ülkemizin pek çok şehrinde de kutlamalar yapılmıştır. Şehrimizde de, muhteşem sesi ve saygın karakteri ile tanınan ünlü ses sanatçısı Azerin’i Kocaeli Büyükşehir Belediyemizin Kongre Merkezi’nde misafir ettik. ‘Çırpınırdı Karadeniz’ türküsü başta olmak üzere kardeşlik türküleri ile zafer coşkusunu yaşadık. Davada yoldaş, kederde ve sevinçte gönüldaş olduğumuzu bir kez daha cümle âleme gösterdik.
Kocaelimiz; Türkiye- Azerbaycan dostluk ve kardeşlik şuurunu en iyi algılayan ve değerli eserler ortaya koyan bir şehir. Kocaeli Haydar Aliyev Kültür Evini, Azebaycan Dernekler Federasyonu çalışmalarını, Kocaeli’deki Anıt ve Parkları, Kardeş Şehir çalışmalarını, yapılan sempozyumları, karşılıklı ziyaretleri belirtmemiz lazımdır.
Fakat bu çalışmalar asla yeterli değildir. Bilhassa ticarî ilişkilerin arttırılması, spor, kültür ve sanat çalışmalarının her ay devamlı olacak şekilde planlanması ve tatbik edilmesi mühimdir.
Her iki ülkede okumakta olan üniversite öğrencilerinin; bu iki kardeş milletin kültürel birlikteliği, dinî ve tarihî misyonu, geleceğe dair hedefleri üzerine yaptığı/yapacağı çalışmalar da çok önemlidir.
Bu davaya değer veren, gönül veren, omuz veren yiğit gardaşlarıma selam olsun!..
Yaşar Çakmak