“Nasıl iseniz öyle idare edilirsiniz” hadisinde de belirtildiği gibi aynısını söyler ve dahası “Sizin yanlışlarınız sürdükçe Allah size bereketini de esirger” der!
Belki de şu dönemler tam da Allah’ın gazabının sonuçlarını yaşıyoruz.
Belki de böyle olmasını biz istedik ve şimdi yaşanan olumsuz sonuçları bizleri tedirgin etti diye ne yapacağını bilmez şapşal ördek aval aval geziyoruz ortada. Ama sorsanız yine de nefes aldım diye şükrediyoruz.
Haksızmıyız!
Bu ülkede nice köyler, nice yaşam alanları boşaltıldı “Bayrak inmesin Vatan bölünmesin, Ezanlar susmasın “ diye bize yutturanlarla beraber halay çekiyorduk! O zaman gelen misafire tavuk fiyatına koç kesiyordum. Ya şimdi?
Geçenler bir televizyon programında bir kasap “Millet utana, sıkıla gelip kemik istiyor ve inan ki kemik te veremiyoruz” dedi.
Bu ülkenin fabrikaları özelleştirilince bağırdık, çağırdık. Bizler bunu yapanlarla birlikte “Sus, bunlar bölücü” diyerek insanları mahkemelerin önüne attık. Ama en basiti çaya, şekere zam gelince ağızımızın tadı kaçtı ve bağırıp çağırmaya başladık.
Kâğıt fabrikaları satılırken veya özelleştirilirken karşı çıkanlara “Vatan haini” dedik. Bugün bir top kâğıt 100 lira. Çünkü kâğıdı ithal ediyoruz. Çocuklarımıza kitap, defter alamıyoruz.
Eldeki tarım arazilerini beton mütehitlerine sattık ve sırf bir katımız, bir arabamız olsun diye! Şimdi moda oldu köye dönüşler yada hobi bahçeleri, köye döneceğiz ama gel gör ki, bir karış yerimiz yok. Ev diye kapandığımız dört duvar her an bizleri boğuyor, farkında değiliz. Cebimizdekileri alıp, sağa sola ödeme yapıyoruz. Yok, Eğitim parası, yok, doğalgaz parası, yok elektrik parası, yok su parası. Bu liste artar gider böylece
Yağmur gibi gelen yakıt zamlarından sonra arabaya da binmek artık lüks oldu.
Oysa Toprak öyle miydi?
Bir atıp, bin alıyordun.
Daha dur. Bilmem kaç yüz milyar dış borç var. Haberimiz var mı?
Eee Şeker’e zam gelince bahar beslemesi yapmayan arıcı da öldü.
Aklı başında her insan bilir ki bu fiyatlarla traktörün tarlaya girme şansı hiç yok.
Çay, Şeker, Benzin, Mazot, Tohum Yağ, Süt, Yumurta ve dahası ekmek… Hiç sızlanmaya hakkımız yok. Böyle olması için el birliği ile çok çabaladık ve paranın başındaki bakan “Artık diplerdeyiz.” diyor.
Başımızda bizlerin seçtiği bizi yönetenler ise bizlere “Sabredin” diyor. “İsraf haramdır” diyenlerin sofralarında neler yok ki. Sana, bana yok derken beş altı yerden maaş alanlar var. Bir umutla makul bir zam bekleyenlerinde umutları da suya düştü. Ben daha ne diyeyim söyleyeyim ki!
Belki de bizim seçtiklerimiz bizim bu akılsızlığımıza bir tarafları ile gülüyorlar. Çünkü bizler ekonomik olarak küçüldükçe onlar büyüyor. Korkuyoruz canları sıkılıp kafaları çok bozulursa bizleri bırakıp gitmelerinden!
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Bizlerin değişeceğin yok sanırım huylu huyundan bir türlü vazgeçmiyor. Bizlere ne olur onu da anlamıyorum. Belki de ben ve bizler hak etmişiz.
Şükredip, sabredip daha neler hak edeceğiz onu bekliyoruz
Korkuyorum bu zamların ardı arkası kesilmeyecek ve değerli büyüklerimiz “Et yemek haramdır, çay, şeker vücuda zararlıdır, uzak durun, gereksiz seyahat israftır…” daha neler, neler…
O zaman oturalım bir köşeye çalışmadan, çabalamadan, bir çare aramadan el açıp bereket bekleyelim.
Gelir mi?
Hakan Dikmen