AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

SİYASET BİLİMCİ KEMAL SALLI - “EURO-DOLAR SAVAŞI“ - ÖZƏL

  • + A
  • - A
  • 23-10-2022, 18:50

    SİYASET BİLİMCİ KEMAL SALLI -  “EURO-DOLAR SAVAŞI“ - ÖZƏL


    Siyaset bilimci Kemal Sallı

    EURO-DOLAR SAVAŞI

    Dünyanın en büyük petrol üreticisi ülkelerin bir kuruluşu olan ve Suudi Arabistan’ın önderlik ettiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC ile Rusya’nın başını çektiği OPEC dışı petrol üreticisi ülkeler (OPEC+), geçtiğimiz hafta Viyana’da toplanarak, petrol üretimini azaltacaklarını duyurdular. Bütün dünya, Washington ile Riyad arasında büyük bir gerilim yaşanmasına neden olan bu kararın nedenlerini ve euro-dolar savaşıyla ilişkili olup olmadığını anlamaya çalışıyor.

    Petrolü dolar yerine euro ile satma girişimlerinde bulunan Saddam, Hugo Chavez, Ahmed-i Necat gibi siyasi aktörler ABD’nin siyasi, askeri ve ekonomik önlemleri sonucunda başarıya ulaşamamışlardı. Geçtiğimiz hafta OPEC ve OPEC+ ülkelerinin, ABD’nin şiddetle karşı çımasına rağmen, petrol üretimini azaltma kararları, euro-dolar savaşının yeni bir aşaması olarak değerlendiriliyor.

    M. KEMAL SALLI


    Dünyanın en büyük petrol üreticisi ülkelerin bir kuruluşu olan ve Suudi Arabistan’ın önderlik ettiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC ile Rusya’nın başını çektiği OPEC dışı petrol üreticisi ülkeler (OPEC+), geçtiğimiz hafta Viyana’da toplanarak, petrol üretimini azaltacaklarını duyurdular. Bütün dünya, Washington ile Riyad arasında büyük bir gerilim yaşanmasına neden olan bu kararın nedenlerini ve euro-dolar savaşıyla ilişkili olup olmadığını anlamaya çalışıyor.

    Dünyanın en yaygın kullanılan enerji kaynağı olmasından dolayı, petrolün söz konusu olduğu gelişmeler, ABD’nin dış politika ve güvenlik stratejilerini, dolayısıyla da küresel ve bölgesel jeopolitiği yakından etkilemektedir. Doların enerji piyasasındaki belirleyici rolünü koruyabilmesi için, ABD’nin de üretici ülkeler üzerindeki siyasi ve ekonomik etki gücünü koruması gerekiyor. Bu nedenle ABD, bölgesel ve küresel çapta kontrollü krizler üreterek oluşturduğu güvenlik kaygısı üzerinden, ulusal çıkarlarıyla ters düşen ülkeler üzerinde baskı kurma stratejisi uygulamaktadır.



    Ortadoğu’da petrol kaynakları, ABD’nin “Küresel lider” sıfatını, doların da “dünya parası” olarak saygınlığını koruması açısından çok önemlidir. ABD’nin, petrol-dolar ilişkisinde kontrolünü kaybetmesi durumunda, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC ve Rusya’nın başını çektiği OPEC dışı petrol üreticisi ülkeler (OPEC+), Amerika’nın finans silahını kullanarak kurduğu küresel hakimiyetine son vermek isteyebilirler.

    Küresel çapta tasarruf, değişim ve değer ölçü birimi olarak kabul gören paralar “dünya parası” (World currency) olarak anılırlar. Doların uluslararası saygınlığı, küresel çapta tasarruf aracı, değişim aracı ve değer ölçü birimi olarak kabul görmesiyle ilişkilidir. 1944 yılında Bretton Woods kasabasında gerçekleştirilen uluslararası konferansta, hem Uluslararası Para Fonu’nun (International Monetary Fund/IMF) ana sözleşmesi kabul edilmiş hem de ABD doları küresel ticarette geçerli para birimi olarak kabul edilmişti. Bu kararla “Küresel Lider” konumuna yükselen ABD, doların dünya parası olarak kabul edilmesinin sağladığı avantajları siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda çokiyi değerlendirmiştir.

    ALTIN YERİNE PETROL

    Dolar, ABD Merkez Bankası’ndaki altın rezervi karşılığında basıldığından, küresel çaptaki saygınlığı 1971 yılına kadar sorunsuz koruyabilmişti. 1971 yılında, Bretton Woods Anlaşması’nı tek taraflı geçersiz sayan ABD, altın karşılığı olmadan para basmaya başladı. Bu durum ABD’nin iflası anlamına geliyordu, ama üretimi Uzakdoğu’ya kaydırarak paradan para kazanma uygulamasına geçen ABD, doların arkasına atın kadar değerli bir başka değer koymayı başarmıştı.



    ABD, 1971 yılında Suudilerle yaptığı anlaşmayla, parasına sağlam bir çıpa bulmuş, altın yerine, karşılığı petrol olan para basmaya başlamıştı. Bu sayede iflastan kurtulduğu gibi, OPEC’in bütün petrol satışlarını dolara bağlayarak, parasının küresel çapta saygınlığını da korumuş oldu. Bu başarıda, 1971 yılında İngiltere’nin, Ortadoğu ve Basra Körfezi’nin askeri açıdan kontrolünü ABD’ye bırakmasının büyük rolü olmuştu. Bu sayede ABD, Suudi Arabistan’ı, petrol varil fiyatının dolarla belirlenip satılmasına razı etmişti.

    Bu anlaşma sonrasında her ülke, ekonomisinin çarklarını çevirecek petrolü alabilmek için, dış ticarette dolar kullanmaya ve kasasında dolar biriktirmeye başlamıştı. Çok geçmeden ABD doları, küresel ticarete konu olan bütün malların fiyatlandırılmasında ve alınıp satılmasında kullanılır oldu. Günümüzde, küresel çapta dolaşımdaki paranın yüzde sekseni, merkez bankalarının rezervlerindeki paraların yüzde altmışı dolardır.

    1999’DA DOLARIN KARŞISINA EURO KONULDU

    ABD’li ideologların kurguladıkları küreselleşme projesinin başlıca hedefi, Sovyetler Birliği coğrafyasını kontrol altına almaktı. Buna karşılık, Almanya ve Fransa’nın çekirdeğini oluşturduğu Avrupa Birliği’nin bazı ülkeleri ABD’nin eski Sovyetler Birliği’ne ilişkin hedeflerini paylaşmıyorlardı. 1 Ocak 1999’da, doların küresel hakimiyetine son vermek amacıyla euro projesi devreye soktular. Bu karar ABD-AB savaşının, dolayısıyla euro-dolar savaşının başlama vuruşu oldu. .



    Soğuk Savaş sonrasında değişen askeri dengeler ekonomik dengeleri de etkilemişti.

    ABD, 1971’den 2000’li yılların başlarına kadar askeri, ekonomik, finansal ve teknolojik açıdan “küresel lider”di. ABD bu sürede siyasi, askeri ve ekonomik enstrümanlarla hem AB ülkelerini hem petrol üreticisi ülkeleri hem de Japonya, Hindistan, Avustralya, Güney Amerika ve bazı Asya ülkelerini, uyguladığı çeşitli baskı formülleriyle kontrolü altında tutmayı başarmıştı.

    Küresel politik ittifakların finansal araçlarla da birbirlerini destekledikleri bir gerçektir. Doların küresel çapta güçlü olmasının nedeni, yatırımcıların ABD’yi dünyanın en istikrarlı ülkesi en güçlü ekonomisi olarak görmeleridir. Bu sayede, dolar gibi küresel çapta saygın bir para biriminin sahibi olan ABD, ekonomik ve politik karşıtlarına karşı ekonomik yaptırımlar uygulama ya da askeri güç kullanma konularında “inandırıcı” gerekçe üretmekte hiç zorlanmamaktadır.

    SADDAM, PETROLÜ EUROYLA SATMAYA BAŞLAYARAK, DOLARA KARŞI SAVAŞ BAŞLATMIŞTI



    Hatırlayınız, Kasım 2000’de Irak Devlet Başkanı Saddam, petrolü dolarla değil euroyla satmaya başlamış ve dolar egemenliğine karşı bir başkaldırı başlatmıştı. O dönemde euronun değeri dolardan düşük olduğundan, Saddam’ın bu kararı, Irak’ın petrol gelirini düşüreceğinden, “çok aptalca” bulunmuştu. Fakat, o günden başlayarak euronun değeri hızla yükselmiş ve kısa sürede dolardan daha değerli bir para birimi oluvermişti. Bu gelişme, diğer OPEC ülkelerinin de, Irak gibi, petrolü dolar yerine euroyla satma seçeneğini gündeme getirebilirdi. OPEC’in petrolü euroyla satma kararı alması, dolarla birlikte ABD’nin de küresel hakimiyetinin sonu demekti.

    ABD böyle bir sona asla razı olamazdı. 2001’de, televizyonlardan canlı yayınlanan “İkiz Kuleler”in El Kaideli militanlar tarafından uçaklarla vurulması şokunu yaşadık. 2003’de de, “Demokrasi götürüyoruz” gerekçesiyle önce Afganistan ve Irak, ardından estirilen “Arap Baharı” rüzgarları eşliğinde Libya ve Suriye işgal edildi; Ortadoğu kan gölüne dönüştü.

    Ortadoğu’da düğümlenen paylaşım kavgası 2014’te Karadeniz’in kuzeyine, Ukrayna’ya sıçramıştı. Kurgulanan Maidan olayları sonrasında Rus yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç Moskova’ya sığınmak zorunda kalmış, Rusya da ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti.

    Euro-dolar savaşının neden olduğu yangın, şimdilerde Ukrayna sahasında küresel barışı tehdit ederek sürüyor.

    KÜRESEL EKONOMİK KRİZİN NEDENLERİ VE TOKSİK VARLIKLAR

    2000 sonrasında ekonomistlerin en çok konuştukları konu, ABD ekonomisinin taşınamaz boyutlara ulaşan dış açıklarıydı. ABD, 1970’ler sonrasında üretimi Uzakdoğu’ya ve Güney Amerika’ya kaydırmış, kendisi sanayi-sonrası yüksek teknolojili finansal hizmet üretici olarak konumlandırmış, paradan para kazanma yolunu seçmişti. ABD’nin ulusal gelirinin yüzde 6’larına ulaşan dış açığı, Amerikan finans-kapital sisteminin, yatırım bankaları CEO’larının kağıt üzerinde ürettikleri sanal/toksit varlıklarla karşılanır olmuştu. Miktarı bilinmeyen bu toksik varlıklar nedeniyle, 2008’de, bütün dünya ekonomilerini çok olumsuz etkileyen bir küresel finans krizi yaşanmıştı. Sonuçta, bu küresel ekonomik krizin, küresel finans sistemini yöneten ABD yatırım bankalarının, yüksek kazanç sağlamak amacıyla kağıt üzerinde ürettikleri karşılığı olmayan toksik varlıklar nedeniyle yaşandığı ortaya çıktı ve doların saygınlığı sorgulanmaya başlandı.

    2008’de yaşanan ABD kaynaklı küresel ekonomik kriz sonrasında pekçok ülke, ABD dolarının küresel para birimi olarak kullanılıp kullanılamayacağını sorgulamaya başladılar. Küresel ekonomik krizden büyük ölçüde etkilenen ülkelerle, ABD’nin küresel hakimiyetine son vermek isteyen ülkeler, ABD dolarının küresel para birimi olmaktan kullanılmasını engellemenin yollarını aramaya başlamışlardı.

    Geçmişte hedeflere ateşli silahlar kullanılarak ulaşılıyordu. Günümüzde para, ekonomik ve siyasi hedeflere ulaşmak için bir araç olarak kullanılır oldu.

    EURO DOLARDAN DAHA DEĞERLİ BİR DÜNYA PARASI OLUNCA…

    2000’lerin başlarında, Saddam’ın petrolü euroyla satma kararı sonrasında dolar sürekli olarak değer kaybetmeye başlamıştı. 2000 yılında 0.80 olan Euro/dolar paritesi, 2007’ye gelindiğinde 1.43 olmuştu; dolar diğer para birimleri karşısında da değer kaybediyordu.



    ABD, Avrupa Birliği’nin (AB) yeni bir küresel güç olarak yükselmesine asla razı değildi. Euro-dolar savaşı başlatılmıştı. Avrupa Birliği, özellikle Almanya ve Fransa’nın desteklemesiyle siyasi ve ekonomik bir güç oluşturma yolunda ilerlerken, doğalgaz hatları üzerinden Rusya ile, Kuşak ve Yol projesi üzerinden de Çin ile uzun soluklu ilişkiler kuruyordu.

    EURO-DOLAR SAVAŞI YENİ BİR KÜRESEL SAVAŞA NEDEN OLUR MU?



    2000’in başlarında doların değer kaybetmeye başlaması, Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesine rağmen önlenememişti. Avrupa Birliği ve Çin ekonomik olarak büyümeye devam ederken, Rusya da Avrupa’nın en önemli enerji tedarikçisi konumuna yükselmişti. Fakat, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, Avrupa ülkelerinin ABD baskısıyla Rusya’ya yaptırımlar uygulamaları, Rusya’nın bu atağa Avrupa’ya doğalgaz taşıyan boru hatlarının vanalarını kapayarak yanıt vermesi, Türkiye’nin, NATO üyesi bir ülke olmasına rağmen, S-400 hava savunma sistemleri aldığı Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmaması küresel dengelerin değişmesine, yeni cepheleşmelerin oluşmasına neden oldu.

    Önce Wietnam Savaşı ardından Araplarla İsrail arasındaki çatışmalar dolar ile petrol arasındaki bağın sorgulanmasına neden olmuş, buna rağmen, altın karşılığı olmayan dolar, Saddam’ın 2000 yılında petrolü euroyla satma kararı almasına rağmen, petrolün varil birim fiyatı olarak saygınlığını sürdürmeyi başarmıştı. Ekonomileri zayıf ülkeler, kendi paralarının değer kaybetmeleri nedeniyle dolar biriktirmeye devam ediyorlardı.

    Geçtiğimiz hafta, Suudi Arabistan’ın önderliğindeki OPEC ve Rusya’nın başı çektiği OPEC+ ülkelerinin Viyana’da toplanarak, petrol üretimini günlük 2 milyon varil azaltma kararı açıklamaları sonrasında Washington-Riyad arasında yaşanan gerilim, euro-savaşının yeni bir aşaması olarak değerlendiriliyor.

    1944’deki Bretton Woods Anlaşması’ndan bu yana doların gücü, onun dünya parası olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle dolar, küresel küresel petrol ticaretinde resmi para olarak rol oynamaktadır. ABD doların bu konumundan yararlanarak, trilyonlarca dolar basmakta, bunlar da çeşitli ülkeler tarafından OPEC ve OPEC+ ülkelerden petrol alımında kullanılmaktadır. Daha sonra bu petro-dolarlar, OPEC ve OPEC+ ülkelerinin ABD’den devlet tahvilleri, hisse senetleri ya da gayrimenkul almalarıyla, yeniden üretildikleri ülkeye geri dönmektedir. Küresel çapta petrol tüketimi, ABD ekonomisinin büyümesine, cari açıklarını finanse etmesine hizmet Eden bir kısır döngü oluşturmaktadır. Bu kısır döngüyü kırabilmek için AB ülkeleri küresel çapta kabul görecek yeni bir para birimi olarak 1999’da eoroyu tedavüle sokmuşlardı.


    Petrolü dolar yerine euro ile satma girişimlerinde bulunan Saddam, Hugo Chavez, Ahmed-i Necat gibi siyasi aktörler ABD’nin siyasi, askeri ve ekonomik önlemleri sonucunda başarıya ulaşamamışlardı. Geçtiğimiz hafta OPEC ve OPEC+ ülkelerinin ABD’nin şiddetle karşı çımasına rağmen petrol üretimini azaltma kararları, euro-dolar savaşının yeni bir aşaması olarak değerlendiriliyor.


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR

    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR