AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

SİYASET BİLİMCİ M. KEMAL SALLI - ÇİN’İN HAMLESİ NE OLACAK? - ÖZƏL

  • + A
  • - A
  • 29-11-2023, 20:05

    SİYASET BİLİMCİ M. KEMAL SALLI -  ÇİN’İN HAMLESİ NE OLACAK? -


    Arka planındaki dinamikleri görebilmek amacıyla yaptığımız sorgulamalar, İsrail coğrafyasında Gazze merkezli yaşanmakta olan gelişmelerin, ABD ile Çin ve Çin’in (İngiltere ve City of London gibi) gizli-açık ortakları arasında yaşanmakta olan rekabetin Doğu Akdeniz’e yansımaları olduğunu göstermiştir.
    “Aksa Tufanı” sonrasında İsrail coğrafyasında yaşanan çatışmaları, ABD ile Çin’in küresel liderlik mücadelesi çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Çin’in, hem kendi birikimi hem de İngiltere/City of London’ın sağladığı maddi destekler sayesinde, “Kuşak ve Yol”u hayata geçirebilmek için sermaye konusunda bir sıkıntısı yok. Fakat, özellikle enerji tedariki ve çip teknolojisi konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtulabilmiş değildir.

    ABD, bir yandan Netanyahu’nun Çin’le yaptığı teknolojik işbirliği anlaşmaları ile Filistin yönetiminin Gazze açıklarındaki doğalgaz sahası konusunda Çin ile imzaladığı imtiyaz anlaşmalarını iptal ettirmeye çalışırken, bir yandan da, Hamas’ın rehin aldığı çip üreticisi Nvidia’nın beyin takımını Çin’in eline geçmeden kurtarmaya çalışıyor. “İnsani Ara” girişimini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

    Peki, bütün bu gelişmeler bağlamında Çin ne yapmak istiyor?



    7 Ekim günü yaşanan “Aksa Tufanı”nından bu güne Gazze’de yaşanan insanlık dramı, özellikle masum insanlara ve çocuklara karşı beyaz fosfor bombasının kullanılması bütün dünyanın ayağa kalkmasına neden oldu. Güney Amerika’da, ABD’de, Avrupa’da sokaklara dökülen milyonlar, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu “savaş suçlusu” ve “bebek katili” olarak lanetliyorlar.

    Gazze’de yaşanmakta olan insanlık dramının bilançosu giderek ağırlaşıyor. İsrail’in sürekli bombaladığı Gazze’de hayatını kaybeden sivillerin ayısı onbini aştı. Yürek yakan bir başka gerçek de, her 10 dakikada 1 çocuğun hayatını kaybediyor olmasıdır. ”İnsani ara” kararı almak için bu kadar masum insanın ve çocukların ölmesini beklemek mi gerekiyordu?

    Elektrik, su ve doğalgaz akışının tamamen durduğu Gazze’de sağlık hizmetleri de, hayat da durma noktasına geldi. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Yellen Gaze’ye denizden yardım koridoru oluşturmaya çalıştıklarını, İtalya’nın Gazze açıklarına bir hastane gemisi getirmeye hazırlandığını, fakat bunları henüz hayata geçiremediklerini itiraf etti.

    BM Genel Sekreteri Guterres, “Çatışmalarda 1 yılda ölen çocuk sayısı yüzlerle ifade edilirdi. Gazze’de kısa sürede binlerce çocuk öldürüldü. İsrail’in askeri yönetiminde bir hata olduğu açık” diyor. Genel Sekreter Guterres’in gayet mahçup bir dille ifade etmeye çalıştığı şey bir savaş suçudur. Çocukları, sivilleri hedef alan soykırıma yönelik bir katliamdır. Doğusundan batısına bütün dünya ayağa kalktı, ama Gazze’de yaşanmakta olan bu insanlık dramı hala durdurulamıyor.

    NETANYAHU “KAHRAMAN” OLMAYI HEDEFLİYORDU, AMA…

    Aylardır sürdürülen protesto gösterileri nedeniyle çok zor günler yaşayan İsrail Başbakanı Netanyahu, “Aksa Tufanı”nı gerekçe yaparak gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında Gazze’yi İsrail topraklarına katmayı ve “kahraman” olmayı hedefliyordu.

    Fakat, gaza getirilip Kuveyt’e sokulan Saddam gibi, Ukrayna’yı işgal eden Putin gibi Netanyahu da, “Aksa Tufanı” şokuyla Gazze’yi işgale kalkışmış ve tarih önünde bir savaş suçlusu durumuna düşmüş, daha doğrusu düşürülmüştür. Saddam da, Putin de, Netanyahu da ABD’nin kurguladığı tuzaklara düşmüş olduklarını anladıklarında yapabilecekleri bir şey kalmamıştı. Çin’e destek veren Suudi Prens Selman’ın ve Pakistan Başbakanı İmran Han’ın da bir takım kurgularla siyaset sahnesinden uzaklaştırıldıklarını hatırlatmak isteriz.

    7 Ekim’de yaşanan Aksa Tufanı’nın bir kurgu olduğunu ve İsrail’in, Hamas’ın gerçekleştirdiği söylenen bu saldırıyı genişleme politikası bağlamında bir gerekçe olarak kullanılabileceğini söylemiş ve bu “tufanı”, “Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü” olarak değerlendirmiştik.

    ABD’nin en büyük uçak gemileri olan USS Gerald Ford ve USS Eisenhower’ı savaş gemileri eşliğinde Gazze açıklarına taşımasından da anlaşıldığı gibi, İsrail’de yaşanalar bir yerel çatışma değil, küresel çapta bir restleşmedir. ABD, bu askeri yığınağı Hamas’ı vurmak için yapmadığına göre, bu gövde gösterisiyle verdiği mesajın muhatapları, elbette ki bölgesel ve özellikle küresel aktörlerdir.



    ÇİN GELİŞMELERİ İZLİYOR

    Peki, 2013’ten bugüne küresel çapta yaşanmakta olan çatışmaların nedeni olarak gösterilen “Kuşak ve Yol” projesinin sahibi olan Çin neler yapıyor? Bütün bu gelişmeler sonrasında Çin’in tutumu ne olacaktır?

    Çin’in “Kuşak ve Yol”u hayata geçirmeye başladığı 2013 yılından bugüne, çeşitli ülkelerde yaptığı muazzam yatırımları sineye çekip sahneden çekilmesi mümkün müdür?

    Gelinen noktada Çin’in “Kuşak ve Yol”dan vazgeçmesi mümkün olmadığına ve ABD’nin de, ne pahasına olursa olsun, bu projenin önünü kesmekte kararlı olduğuna göre, iki küresel aktör arasında yaşanmakta olan bu “rekabet” küresel barış açısından ne gibi sonuçlar üretebilir?

    Çin, İsrail’de yaşanmakta olan ve doğrudan kendisini ilgilendiren gelişmeler karşısında neden sessiz kalmayı tercih ediyor?



    ÇİN NE DÜŞÜNÜYOR?

    Ukrayna’da ve İsrail’de yaşanan ve doğrudan “Kuşak ve Yol” projesinin önüne barikatlar kurmayı hedefleyen gelişmeler karşısında Çin’in neler düşündüğünü Türkiye’deki en yetkili temsilcilerinden dinleme fırsatım oldu. İkisini de Marmara Grubu Vakfı’nın düzenlediği etkinliklerin birinde Çin’in Türkiye Büyükelçisi Liu Shaobin, diğerinde de Çin’in İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong konuştu.

    Çin’in Türkiye Büyükelçisi Shaobin, konuşmasında daha çok Türkiye-Çin ilişkilerinin geliştirilmesi konusuna ağırlık verdi, karşılıklı yatırım fırsatlarını dile getirdi ve “Kuşak ve Yol”un iki ülkenin de yararına sonuçlar üreteceğini söyledi.

    İstanbul Kent Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve Türkiye’den bilim insanlarının da katıldıkları “Kuşak ve Yol’un 10. Yılı/Beyaz Kitap” konulu etkinlikte, barkovizyon eşliğinde bir sunum yapan Çin’in İstanbul Başkonsolosu Xiaodong, “Kuşak ve Yol”un bir “kazan-kazan projesi” olduğunu ve süratle hayata geçirilmekte olan proje tamamlandığında tüm insanlığa yararlı olacağını söyledi.

    Küresel çapta yaşanmakta olan pekçok gelişmenin nedeni olduğu savunulan Kuşak ve Yol projesi çok duyarlı bir konu olduğundan, Başkonsolos Wei Xiaodong‘un “Kuşak ve Yol’un 10. Yılı” konulu etkinlikte yaptığı konuşmasını, değerlendirmeyi size bırakarak veözetleyerek aktarıyoruz:

    WEI XIAODONG: “İNSANLIĞIN KADER BİRLİĞİNİ İNŞA EDELİM”

    Marmara Grubu Vakfı’nın Kent Üniversitesi’nde düzenlediği, “Kuşak ve Yol’un 10. Yılı/Beyaz Kitap” konulu yuvarlak masa toplantısında konuşan Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong, “Kuşak ve Yol”un 10.yılı ve geleceği konusundaki görüşlerini anlattı ve dünyayı, olası küresel krizlere karşı geniş mutabakat oluşturmaya ve ortak adım atmaya çağırdı.

    Bu yıl, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping'in 'İnsanlığın Kader Birliğini İnşa Etme Konsepti'ni ilan etmesinin 10. yıl dönümünü kutladıklarını belirten Wei Xiaodong, bunun nasıl hayata geçirilebileceğinin, Xi Jinping’in "İnsanlığın Kader Birliğinin İnşası: Çin'in Önerileri ve Eylemleri"kitabında ayrıntılı olarak anlatıldığını belirtti.

    Çin’in İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong, konuşmasında özetle şunları söyledi:

    "10 yıl önce, Başkan Xi Jinping, insanlığın geleceği için fikirlerini ortaya koymuştu. ‘Kalıcı barış, evrensel güvenlik, ortak refah, açıklık ve kapsayıcılık, temiz ve güzel bir dünya' inşa etme hedeflerini içeren söz konusu konsept, insanlığın ortak değerleri peşinde olan ve yeni tip uluslararası ilişkilerin inşası temelinde Kuşak Yol İnisiyatifi, Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi'ni ardı ardına ilan etmiş, tarihin dönüm noktalarında dünyanın kalkınması için doğru istikameti belirlemiş, çalkantılar karşısında uluslararası işbirliği için güçlü mutabakatı sağlamıştır.

    Geçen 10 yılda, uluslararası camianın ortak gelecek çağrısı giderek kuvvetlenmektedir. İnsanlığın kader birliği düşüncesi, 6 yıl üst üste BM Genel Kurulu kararlarına yazıldığı gibi, Şanghay İş Birliği Örgütü ve BRICS gibi çok taraflı mekanizmaların kararlarına veya beyanlarına da defalarca eklenmiş, uluslararası camiada özellikle gelişmekte olan ülkelerin anlayışını ve desteğini kazanmıştır.

    Gittikçe artan sayıda ülke ve insan, bu konseptin barış, adalet ve ilerleyiş arayışını yansıttığını, ayrıca daha iyi bir dünya inşa etmek için en büyük ortak paydayı biraraya getirdiğini fark etmektedir.

    Uluslararası camia genel olarak, insanlığın kader birliğini inşa etme konseptini, bencil ve korumacılıktan uzak, kendini en üstte varsayan birkaç ülkenin hegemonik zihniyetini bozan, Çin'in benzersiz öngörülerini insani gelişme yönüne yansıtan, ülkelerin dayanışma ve iş birliğini teşvik eden, insanlığın parlak geleceğini inşa etmek için önemli anlam taşıyan bir konsept olarak değerlendiriyor.”

    Başkonsolos Wei Xiaodong,“Kuşak Yol İnisiyatifi” konulusunumunu, "insanlığın kader birliğini inşa edelim, elele parlak geleceğe doğru ilerleyelim" diyerek tamamladı.

    “Kuşak ve Yol”un 10. yılında, İstanbul’da konuyla ilgili sunum yapan Başkonsolos Wei Xiaodong,“İnsanlığın kader birliğini birlikte inşa edelim” mesajı veriyordu.



    KÜRESEL LİDERLİK MÜCADELESİ

    Arka planındaki dinamikleri görebilmek amacıyla yaptığımız sorgulamalar, İsrail coğrafyasında Gazze merkezli yaşanmakta olan gelişmelerin, ABD ile Çin ve Çin’in (İngiltere ve City of London gibi) gizli-açık ortakları arasında yaşanmakta olan rekabetin Doğu Akdeniz’e yansımaları olduğunu göstermiştir.

    “Aksa Tufanı” sonrasında İsrail coğrafyasında yaşanan çatışmaları, ABD ile Çin’in küresel liderlik mücadelesi çerçevesinde de değerlendirmek gerekir. ABD 2013’ten bu yana, Çin’in, 3 kıtayı ekonomik kuşaklarla birleştirmeyi hedeflediği “Kuşak ve Yol” projesininin önünü kesmeye ve Çin’in küresel ekonominin lideri olmasını engellemeye çalışıyor. Çin’in “Kuşak ve Yol”unun önüne, Ukrayna’dan sonra İsrail’de de aşılması zor bir set oluşturan ABD’nin bundan sonra yapacağı hamleler, küresel barışın geleceğini belirleyecektir.

    Çin’in, hem kendi birikimi hem de İngiltere/City of London’ın sağladığı maddi destekler sayesinde, “Kuşak ve Yol”u hayata geçirebilmek için sermaye konusunda bir sıkıntısı yok, fakat, özellikle enerli tedariki ve çip teknolojisi konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtulabilmiş değildir.

    ABD, bir yandan Netanyahu’nun Çin’le yaptığı teknolojik işbirliği anlaşmaları ve Filistin yönetiminin Gazze açıklarındaki doğalgaz sahası konusunda Çin ile imzaladığı imtiyaz anlaşmalarını iptal ettirmeye çalışırken, bir yandan da, Hamas’ın rehin aldığı çip üreticisi Nvidia’nın beyin takımını Çin’in eline geçmeden kurtarmaya çalışmaktadır. “İnsani Ara” girişimini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

    ABD ÇİN’İN ÇİP KONUSUNDA DIŞA BAĞIMLI KALMASINI İSTİYOR

    Çin ile “Kuşak ve Yol” nedeniyle giriştiği mücadelenin giderek tırmandığı dönemde ABD, özellkle çip üreten şirketlerini İsrail’e ve Nevada’ya taşımıştı. ABD, kendisine rakip olmaması için, Çin’in enerji tedariki ve çip konularında dışa bağımlı kalmasını arzuluyor.

    Netanyahu, ABD’nin çip üretimi konusunda çok duyarlı olduğunu bildiği halde, Hayfa limanını 25 yıl kiraya verdiği Çin’i, çip üreten Amerikan şirketlerinin bulunduğu kente davet etmişti. İsrail’e Golan Tepeleri’ni armağan eden Trump’ın Dışişleri Bakan Pompeo da, Biden’ın Dışişleri Bakanı Blinken da defalarca İsrail’e gelerek Netanyahu’ya uyarıda bulunmuşlardı. Yapılan uyarıları dikkate almamış olacak ki, Saddam’ın gaza getirilerek Küveyt’e, Putin’in Ukrayna’ya sokulması gibi, Netanyahu da Gazze bataklığıa sokulmuştur.

    Netanyahu artık bir savaş suçlusudur. Yalnızca Türkiye’de değil, Güney Amerika’da, ABD’de İrlanda’da, İngiltere’de ve çeşitli Avrupa ülkelerinde sokaklara dökülen milyonlar, Netanyahu’yu masum çocukları katleden bir cani olarak lanetlenmektedir.


    ÇİN’İN HAMLESİ NE OLACAK?

    Bu arada ABD, “İsrail’deki çatışmalara 3. ülkelerin karışmasını önlemek” gerekçesiyle Doğu Akdeniz’e yerleşmiştir. Böylece, Çin’in “Kuşak ve Yol”unun önüne, Ukrayna’dan sonra İsrail’de de aşılması zor bir set oluşturulmuş oldu. Şimdilerde yanıtı merak edilen soru şu:

    “Kuşak ve Yol”a çok büyük yatırımlar yapan Çin, Ukrayna’da ve İsrail’de yaşanmakta olan ve dolaylı yoldan kendisini hedef alan bu gelişmeler karşısında nasıl bir hamle yapacaktır?


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR

    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR