Ve tarih bir kez daha tekerrür etti. Bir kere daha kantarın topuzu fazla kaçtı.
Turgut Özal ile Anavatan Partisinin zamanıydı, merkezi yönetimde en güçlü oldukları dönemde yerel seçimleri muhalefete kaptırınca Özal öyle demişti.
“Halkımız bize bir mesaj verdi ancak kantarın topuzunu fazla kaçırdı” sözleriyle tarihe geçmişti. Bu seçim sonuçlarını da bu sözlerle özetleyebiliriz.
Her seçim sonrası balkon konuşmalarıyla bilinen Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı şeyleri söyledi.
Halkımız bize bir ders dedi. Sadece kantarın topuzunu fazla kaçırdılar demedi.
Seçimlerden önce yazdığımız gibi; halkımız aslında Cumhurbaşkanının dediğini yaptı. Hani; Bizimle uyumlu belediye başkanı seçmezseniz hizmet alamazsınız diye aba altından sopa göstermişti ya.
Halkımız da işe belediye başkanlarıyla başladı. Sonra da belediye başkanlarıyla uyumlu bir cumhurbaşkanı seçecekler. Hizmet almak için bu uyum şart demişlerdi!
Yine bir başka yazımızda tarihin tekerrür edeceğine işaret etmiştik. Onlar halk’a tepeden baktıkları için göremedikleri her şeyi halkın içinde yaşayan bizler rahatlıkla görebiliyoruz çünkü.
Biz de o gördüklerimize dayanarak bu ihtimali söylemiştik.
Tartışmasız, bu seçimin galibi muhalefettir. İktidar kaybetmiştir.
Bu sonucun onlarca nedeni olabilir ancak bazı temel nedenleri vardır.
En başta ise şairin, “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” dediği konuyu yazabiliriz.
Güç zehirlenmesi deniliyor buna. Kendilerine aşırı güvenme duygusu da denilebilir.
Kendilerini dev aynasında gördüler. Hiçbir zaman eleştiriye açık olmadılar, her şeyi bildiklerini zannettiler, Liyakati es geçtiler… Ukalaca bir güven duygusu.
Kendini halktan üstün görmek, soyutlamak, halk için politikalar üretmemek!
Muhalefet tepki oylarıyla kazandı diyorlar, neden seçmen size sarı kart gösterdi?
Ekonomik zorluklar. İpin ucunu kaçırmalar. Piyasayla ilgili verilen sözlerin boş çıkışı. (Gözlerdeki ışık ekonomiyi düzeltmedi)
İstikrarsızlık ve güven kaybı. Enflasyon düşecek diyorsunuz, düşüremiyorsunuz.
Söylemlerin sıradanlaşması ve inandırıcı olmayışı!
Bütün bu ortamı yaratan tek adam yönetimi ve buna bağlı tutarsızlıklar.
Geçmişi bilenler hatırlayacaklardır, 2001 ekonomik kriziyle oluşan ekonomik karmaşa ortamının tekrar yaşanıyor olması ve adeta dalga emeklilerle alım gücü her gün biraz daha azalan sabit ve dar gelirliler!
Böyle bir ortamda halkın umudu olarak seçilirken bugün yine böyle bir ortamda halka umut olamadınız. Makam’dan gelen gücünüzü halkın yaşam kalitesini yükseltmek için kullanmadınız.
En lüks daireler ve som model arabalar peynir ekmek gibi satılıyor bakışı ve bunu ülkenin kalkınmışlığına bağlama bilgisizliği… Onlarca neden yazılabilir bu kaybediş için.
Dayatılan adayların durumu ve muhalefete aşırı yüklenmeler de göz ardı edilmemeli.
Nerdeyse bütün devlet erkânı ve yandaş televizyonlarla muhalefete öyle yüklendiniz ki adeta şapkadan mağdur bir muhalefet çıkardınız. Mağdura yüklenmenin geri tepeceğini hiç hesaba katmadınız. Seçim koşullarını yönetim olarak lehinize kullandığınız fikrini uyandırdınız.
Devlet televizyonu başta olmak üzere sözde haber kanallarıyla bombardımana tuttuğunuz muhalefet için halkın onlara yapılan haksızlığa direnç göstereceğini hesap edemediniz.
Geçmişte sizlere yapılan haksızlıklar karşısında yanınızda yer alan seçmen bu defa sizin haksızlık yaptığınız muhalefetin yanında yer aldı.
Bu ve benzeri gelişmeler bu sonucu ortaya çıkardı.
Metal yorgunluğu yaşadığınızı da kabul edin artık. Ömür boyu bu ülkeyi yönetmek zorunda değilsiniz. Yorulduysanız bırakınız efendim!
Bir de şu tik tok ve televizyonlara çıkma işini de bırakınız. Siz ekranlarda çok görünüyorsunuz diye ülkede işler yolunda gitmiyor. Geçmişte seçimleri televizyonda çok göründüğünüz için kazanmıyordunuz. Ama bugün sosyal medya ve ekranlarda çokça boy gösterdiğiniz için kaybedebiliyorsunuz!
İyi ki demokrasi var. İyi ki seçimler var.
Kendilerini baskılanmış hisseden vatandaşların coşkusu vardı 1 Nisan’da gece meydanlarda.
Gazeteci /Yazar
Hakan Dikmen