Doç. Dr. Süleyman Doğan - Mesleki Eğitimde Paradigma Değişimi - Özəl
Geçen ay “Üniversite meselesi memleket meselesidir” (İttifak, 10 Şubat 2021) başlıklı bir yazı kaleme almış ve bu yazıda üniversitelerin ülke kalkınmasında çok önemli rol üstlendiğini ortaya koymaya çalışmıştım. Aynı şekilde meslek liseleri de memleket meselesidir. Çünkü ülkemizin kalkınması için fabrikalara ihtiyaç duyulan ara elemanları yetiştiren eğitim kurumu meslek liselerdir. Hatta bu salgın döneminde (pandemi) meslek liseleri seri bir şekilde maske üreterek sağlık alanında büyük fayda sağlamış ve ülke ekonomisine de katkı bulunmuşlardır. Meslek liselerinin bir ileri safhası olan meslek yüksek okulları aynı performansı yakalayamamışlardır. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer’in kaleme aldığı, “Türkiye’de Mesleki Eğitimde Paradigma Değişimi” başlıklı bilimsel makalede (GEFAD/GUJGEF 40(2):2020), Türkiye’nin 2023 Eğitim Vizyonu sonrası mesleki eğitimde yeni duruma yönelik iyileştirme ve atılması gereken adımlar ele alınmaktadır.
Mesleki Eğitim
Yukarıda adı geçen yazıda yazar Mahmut Özer’in makalesini siz aziz okurlara önemine binaen özetlemek istiyorum. Mesleki eğitim tüm ülkelerde ekonomik kalkınmada çok önemli işlevler görmektedir. Diğer eğitim türlerinden farklı olarak iş piyasası ile güçlü bağı, mesleki eğitimi eğitim tartışmalarının sürekli gündeminde tutmuştur. Tartışmalara bakıldığında hemen hemen tüm ülkelerde mesleki eğitimin iki temel sorunla yüzleştiği görülmektedir.
Mesleki eğitimin akademik olarak görece başarılı öğrenciler tarafından tercih edilmemesi ve bu okullarda çoğunlukla akademik olarak daha az başarılı öğrencilerin kümelenmesidir.
Otomasyon ve yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşmasının iş piyasasında mesleki eğitimden beklenen beceri setlerinde ciddi dönüşümlere yol açmasıdır.
Bu durumda mesleğe özgü eğitim veren mesleki eğitim sistemleri kendilerinden beklenen yeni beceri taleplerine cevap vermekte yetersiz kalmıştır. Bu iki sorunu çözmek için ülkeler mesleki eğitim sistemlerinde dönüşümler yapmaktadır. Dönüşümlerde iş piyasasında değişen koşullara adaptasyonu güçlendiren akademik ve genel becerilere daha fazla yer veren ve mesleklere özgü dar beceri setlerinden ziyade meslekler arası geçişi kolaylaştıran daha genel bir mesleki eğitim ön plana çıkmaktadır. Yeni yaklaşım mesleki eğitimin hem iş piyasası hem de yükseköğretimle daha farklı ilişkiler kurmasını gerektirmektedir.
Türkiye’de 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu mesleki eğitimde ki dönüşüme özel yer ayrıldığının altını çizen Profesör Mahmut Özer, “Bu kapsamda uygulanan projeler ve atılan adımlar iki yıl gibi kısa sürede mesleki ve teknik ortaöğretimde ciddi bir güçlenmeye yol açmıştır. Özellikle Covid-19 salgını ile mücadele günlerinde mesleki eğitimin sergilediği performans, atılan bu adımların sonuçlarını çok daha görünür kılmıştır. Türkiye’de ortaöğretim seviyesinde mesleki ve teknik ortaöğretimde iki bin 485 mesleki ve teknik Anadolu lisesi, 783 çok programlı Anadolu lisesi ve 328 mesleki eğitim merkezi olmak üzere toplam üç bin 596 okul ve kurumda yapılmaktadır. Bu okul ve kurumlarda 127 bin 850 öğretmen görev yapmaktadır. Mesleki ve teknik ortaöğretimde okuyan öğrencilerin payı yaklaşık yüzde 35; mesleki eğitim merkezlerindeki öğrencilerin de mesleki ve teknik ortaöğretimdeki payı yaklaşık yüzde 10 seviyesindedir.”
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde iki farklı program uygulanmaktadır: Her iki programdan mezun olanlar teknisyen unvanına sahip olmakta, iş yeri açabilmekte, ayrıca yükseköğretime de devam edebilmektedirler. Diğer taraftan mesleki eğitim merkezlerinde geleneksel çıraklık-kalfalık-ustalık eğitimi sürdürülmekte ve ortaokul eğitimi sonrası dört yıl süreli ve işletme eğitimi yoğunluklu bir mesleki eğitim sunulmaktadır. Mesleki eğitim merkezine devam edebilmek için bir yaş sınırı bulunmamaktadır. Öğrenciler haftada bir veya iki gün bu merkezlerde eğitim alırlarken diğer günler işletmelerde uygulamalı mesleki eğitime devam etmektedir. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrencilerin bir işletmede eğitim alabilmesi için o işletmede usta öğretici bulunma zorunluluğu vardır. Üç yılın sonunda başarılı olan öğrenciler kalfalık, dört yıllık eğitim sonunda başarılı olanlar ustalık sertifikası almakta ve iş hayatına geçiş̧ yapabilmektedirler. Ustalık belgesi, ayrıca iş yeri açabilmek için de yeterli olmaktadır.
Mesleki Eğitimde Yapılan İyileştirmeler!
2023 Eğitim Vizyonu sonrasında mesleki eğitimde mevcut sorunların çözümleri yönünde çok önemli adımlar atıldığının altını çizen Mahmut Özer makalesinde meseleyi şöyle izah ediyor: “Bu adımlar atılırken iş dünyası, sektör temsilcileri, mesleki eğitim kurum yöneticileri, alan öğretmenleri ve öğrencilerle görüşmeler gerçekleştirilmiş hem sorunlar hem de çözüm önerileri birlikte değerlendirilmiştir. MEB, bu toplumsal mutabakatı da harekete geçirerek eğitim verilen alanların tamamında sektörlerle çok kapsamlı iş birliğine gidilmesinden, müfredatın ulusal meslek standartlarına uygun hale getirilmesine; rol model elit mesleki ve teknik Anadolu liselerinin kurulmasından mesleki eğitim merkezlerinin iyileştirilmesine kadar çok sayıda projeyi kısa sürede başarılı bir şekilde uygulamıştır.”
Hem mesleki ve teknik Anadolu liselerini hem de mesleki eğitim merkezlerini güçlendirmeye yönelik iyileştirmeler iki yıl gibi kısa sürede sonuç vermeye başladığını yazan Prof. Dr. Mahmut Özer, “Mesleki ve teknik eğitim kurumlarındaki alan ve laboratuvar öğretmenlerinden iş başı ve mesleki gelişim eğitimleri alanların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 700 artmıştır. Mesleki teknik ortaöğretim kurumlarında döner sermaye kapsamında yapılan üretimden elde edilen gelir yüzde 40 arttı ve 400 Milyon TL bandına ulaştı. Mesleki ve teknik ortaöğretime devam eden öğrencilere sektörlerle geliştirilen iş birlikleri kapsamında sağlanan burs miktarı bir önceki yıla göre yüzde 600 artmıştır.”
Kalkınmaya Katkı!
Türkiye’de kalkınma planlarında mesleki eğitimin güçlendirilmesi için her zaman hassasiyet gösterilmiştir. Covid-19 salgını ile mücadelede mesleki eğitimin performansının mesleki eğitime üç önemli katkısı olmuştur.
Öncelikle mesleki eğitim okul ve kurumlarının öğretmeni ve öğrencisi ile kendilerine öz güvenleri artmış ve fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini göstermişlerdir.
Toplumun mesleki eğitime bakışı olumlu bir noktaya taşınmıştır.
Yaklaşık iki yıldır MEB ile iş birliği yapan tüm kurum, kuruluşlar ve özel sektör verdikleri desteklerin pozitif sonuçları görülmüştür.
Yukarıdaki üç önemli sonucu ortaya çıkaran yazar Özer, makalesini şu önerilerle bitirir: “Tüm paydaşlarca görülen olumlu sonuçlar, iş birliklerinin giderek artması ve kapasitesinin genişlemesini mümkün kılacaktır. Bu durum da başarılı öğrencilerin mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına yönelimini artıracaktır. Bilinçli ve isteyerek mesleki ve teknik ortaöğretimi tercih eden öğrencilerin artışı uzun vadede bu eğitim türünde görülen başarıyı da artıracaktır. Mesleki eğitimde geleceğe yönelik iş piyasası ve yükseköğretim alanlarında yapılması gereken düzenlemeler önerilmiştir. Bu düzenlemeler de gerçekleştirildiğinde artık Türkiye’de güçlü bir mesleki eğitimin inşasının tamamlanabileceği ve artık sorunlarla değil başarılarla gündeme gelecek bir mesleki eğitim sisteminin mümkün olacaktır.”
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer’in kaleme aldığı, “Türkiye’de Mesleki Eğitimde Paradigma Değişimi” isimli makalesinden dolayı tebrik ediyorum. Türkiye’nin çok önemli bir meselesini gündemimize taşımış. Türkiye’de yüksek bürokratların bilimsel makale yazdıkları ender görülür. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi rektörlüğünden tanıdığım Prof. Dr. Mahmut Özer, başarılı, azimli, çalışkan, az konuşan ve ketum bir bilim insanıdır. Son olarak meraklısı için eleştiri notu: Mahmut Özer, makalesinin kaynakça kısmında kendi yazdığı on bir çalışmasına atıfta bulunmuş. Üniversite hocası olarak yüksek lisansta, seminer ve bilimsel araştırma yöntemleri isimli ders okutan biri olarak belirtmeliyim ki; bir makalede, makale yazarının kendi makalesine on bir atıfta bulunduğu bir başka makale okumadım. Okuyan varsa lütfen bana göndersin. Bu eleştirim makalenin geneline zeval getirecek bir durum değildir. Bu makale diğer üst düzey bürokratlarında bilimsel makale yazmalarına vesile olur vesselam.