AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

Kemal Sallı - Avrupa ülkeleri neden telaşlanmışlardı, onları korkutan, ABD - NATO’ya yakınlaştıran nedenler nelerdi? - ÖZƏL

  • + A
  • - A
  • 4-04-2022, 19:53


    Kemal Sallı - Avrupa ülkeleri neden telaşlanmışlardı, onları korkutan, ABD - NATO’ya yakınlaştıran nedenler nelerdi? -
    Ukrayna coğrafyasında yaşanmakta olan insanlık dramını, ne bu savaştan çok önemli siyasi ve ekonomik beklentileri olan ABD, ne Rusya korkusuyla ABD/NATO’nun kanatları altına sığınmış olan Avrupa ülkeleri, ne de Yeni İpekyolu kuşakları üzerinden dünya ekonomisinin lideri olmaya hazırlanan Çin bitirebilir. Bu savaşı, çatışmaların merkezinde olmakla birlikte taraflara eşit uzaklıkta durabilen, iki tarafın da samimiyetine güvendiği ve arabulucu olarak kabul ettikleri Türkiye olacaktır.

    Ukrayna savaşını kendi hedeflerini hayata geçirebilme adına uzatmak isteyenlerin bütün çabalarına rağmen, krizin başından beri hem Ukrayna’ya hem de Rusya’ya eşit uzaklıkta duran Türkiye, üzerine düşen insanlık görevini yapacak ve Ukrayna’da yaşanan insanlık dramına son verecektir.

    Putin ve Zelenski ile görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke heyetlerinin İstanbul’da biraraya gelebileceklerini söylemişti. Putin, “Müzakerelerin İstanbul’da yapılmasına ‘tamam’ diyoruz” demişti. Ukrayna’nın da İstanbul’a bir itirazı yoktu.

    24 Şubat günü 64 kilometrelik Rus askeri konvoyu Ukrayna topraklarına girip başkent Kiev’e doğru yürümeye başlayınca, AB ve eski Varşova Paktı üyesi ülkeler, önce birbirlerine yaklaştılar, sonra da NATO çatısı altında kenetlenmeye başladılar. Ukrayna’ya önceleri gönülsüzce yaptıkları para ve silah yardımlarını hızla artırmaya başladılar.

    Olayın ciddiyetini ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasıyla anlayabilen Avrupa ülkeleri neden telaşlanmışlardı, onları korkutan, ABD/NATO’ya yakınlaştıran nedenler nelerdi?

    AB’nin çekirdek ülkeleri olan Almanya ve Fransa’nın, eski Varşova Paktı üyesi ülkelerin ve Baltık ülkelerinin II. Dünya Savaşı anları mı canlanmıştı? Doğalgaz konusunda bağımlı oldukları Rusya tarafından yutulmaktan mı ürkmüşlerdi? Bir taraftan, Rusya önünde bir set oluşturabilmek amacıyla Ukrayna’ya yardım gönderirken, diğer yandan da Putin’in kaşlarının çatılıp çatılmadığını görmeye çalışıyorlardı.

    ABD Başkanı Nostradamus Biden’ın, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” “kehanetiyle “ başlayan Ukrayna krizinin gelişmesine ilişkin yaşananlarda bir takım gariplikler vardı.

    ABD Başkanı Biden neden sürekli olarak Putin’i tahrik ediyordu? Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini söylemesine, hatta tarih vermesine rağmen, neden Ukrayna’ya kendisini savunabilecek nitelikte silahlar vermiyordu?

    Ayrıca ABD’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini engellemek için Ukrayna’ya ağır silahlar vermesine de gerek yoktu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin davetine uyarak, ABD ve AB ülkeleri askerlerinden oluşan bir askeri birliğin Kiev’de bayrak göstermesi bile Ukrayna’nın işgal edilmesini, o güzelim kentlerin haritadan silinmesini, masum insanların ve çocukların ölmelerini, milyonların komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmalarını engelleyebilirdi. Yapmadı; çünkü Ukrayna’da yaşanacak insanlık dramından bazı sonuçlar bekleniyordu.

    UKRAYNA SAVAŞININ ARKA PLANINDAKİ GERÇEKLER

    ABD Başkanı Biden’ın, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” söylemlerinin tetiklediği Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana yaşadığımız gelişmelerin arka planındaki dinamikleri, özellikle ABD’nin bu krizden beklentilerini ve hedeflerini görmeye çalışmıştık.

    Ukrayna krizinin Ukrayna savaşına evrilmesini, Ukrayna coğrafyasının tamamında bir insanlık dramının yaşanmasını, “Yeni bir dünya düzeni kurma bağlamında küresel çapta kurgulanan bir operasyonun Doğu Avrupa uygulaması” olarak değerlendirenler, gözden kaçırılmak istenen gerçekleri dile getiriyorlardı.

    Akıllara takılan soru şuydu; Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilmesi yeni bir Yalta Anlaşması mıydı, yoksa I. Körfez Savaşı’nın (1991) Doğu Avrupa versiyonunu mu izlemekteydik? Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen ertesinde, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi tarafından gaza getirilerek Kuveyt’e sokulan, sonra da ABD’nin başını çektiği Batılı koalisyon tarafından tepelenen Saddam örneğinde olduğu gibi, belli bir amaca yönelik olarak, Putin’e Ukrayna’yı işgal konusunda yeşil ışık mı yakılmıştı?

    Birbirleriyle çelişen olasılıklar gibi görünseler de, yeni dünya düzeni henüz tam olarak yerli yerine oturmadığı, kutuplar oluşmadığı için, heriki olasılığın da gerçeklik şansı eşit gibidir. Hangi şıkkın gerçek olduğu olayların gelişmesine paralel olarak şekillenecektir.

    Gerçek olan şu ki, büyük bir borç yükü altında olan ABD, Avrupa pazarıyla Çin’in elele vererek Yeni İpekyolu’nu hayata geçirmelerini de, Tarihi İpekyolu güzergahında şekillenmekte olan Yeni İpekyolu’nunve Avrupa’yı besleyen enerji hatlarının Rusya’nın kontrolünde olmasını da, AB ve eski Varşova Paktı üyesi ülkelerin elele vererek bir Avrupa Ordusu (PESCO) kurmalarını da bir beka sorunu saymakta ve ne pahasına olursa olsun, engellemeye çalışmaktadır.

    Özetle, Ukrayna savaşı, yalnızca Ukrayna coğrafyasıyla sınırlı bir savaş değildir. Bu yüzyılda Ukrayna’da, Avrupa’nın orta yerinde yaşanmakta olan insanlı dramı, savaşın arka planında ne büyük bir mücadelenin yaşandığını göstermektedir.

    UKRAYNA’NIN İŞGALİNE ENGEL OLMAYAN ABD SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTEMİYOR

    Çağdaş Nostradamus Biden’ın, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” alalamasıyla Rus ordusunun Ukrayna’yı işgal etmesine yeşil ışık yakan ABD, yardım adına verdiği hafif silahlarla savaşın uzamasını hedeflemektedir. Bu senaryo ile ABD, Avrupa ülkelerinde korkunun büyümesini ve ABD/NATO çatısı altında toplanmalarını sağlamış oluyordu. ABD’nin en önemli beklentilerinden biri de buydu.

    Trump, Macron’u“Biz olmasaydık, Almanca konuşuyor olacaktınız”, Merkel’i “Biz olmasaydık, bölünmüş Almanya’yı birleştirebilir miydiniz?” şeklinde açıkça tehdit etmesine rağmen, AB’nin iki çekirdek ülkesinin Avrupa Ordusu kurma çalışmalarını engelleyememişti. Almanya ve Fransa, Rusya’yı, hatta ikna edebilirlerse Türkiye’yi de yanlarına alarak nükleer gücü de olan bir Avrupa Ordusu kurma konusunda çok hevesliydiler. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ederek eski Varşova Paktı, yeni NATO üyesi ülkelerle komşu olması Avrupa Ordusu düşüncesinin şimdilik rafa kalkmasına neden oldu.

    RUSYA NEREDE DURACAK?

    Eski Sovyetler Birliği’ni yeniden hayata geçirmeye çalışan Putin, Ukrayna savaşının daha fazla uzamasını, ülkesinin askeri gücünün, dolaylı yoldan, ABD’nin hedeflerine ulaşmasına hizmet eder duruma düşmesine daha fazla izin vermek istememektedir.

    ABD, Ukrayna’nın Ruslar tarafından işgal edilmesinden beklediği sonuçları henüz elde edememiştir. O nedenle de, el altından Ukrayna’ya yardım ederek, savaşın uzamasını sağlamaya çalışmaktadır.ABD, açık etmese de, Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapmasından ve bu konuda başarılı olmasından hiç de memnun değildir.

    ABD, giderek taşınamaz duruma gelen görkemli borç yükünü birilerinin sırtına yükleyebilmesi, erozyona uğrayan imajını yeniden restore edebilmesi, AB üyesi ülkeleri yeniden yörüngesine oturtabilmesi için, Ukrayna savaşını sürmesini, Avrupa coğrafyasında Rus korkusunun giderek büyümesini hedefliyor.


    Peki ABD, uzayan bu savaş tan ne gibi somut sonuçlar hedefliyor?

    ABD, Rus korkusunu giderek büyüterek, en güçlü sektörlerinden biri olan silah sanayiinin yıllardır biriken silah stoklarını, Avrupa ülkelerine boca edip borçlarının bir kısmından kurtulmayı hedefliyor. Satacağı silahlar NATO standartlarında olacağı için de, Avrupa ülkelerinin savunma sistemleri bütünüyle NATO’nun kontrolü altına girmiş olacak.

    Trump, Avrupa ülkelerine, “Sizi korumaya mecbur değiliz; artık pamuk eller cebe” dediğinde sözünü dinletememişti. Şimdilerde hem AB hem de eski Varşova Paktı üyesi ülkeler kesenin ağzını sonuna kadar açmış durumdalar. Hem ABD malı silahlara hem de Rus doğalgazına para akıtmak durumunda kalan Avrupa ülkeleri, Avrupa Ordusu kurma hedefinden vazgeçmek zorunda kaldı.

    Almanya’nın Çin ile elele vererek, Pekin’den Berlin’e uzanan Demir İpekyolu hattı kurma hedefi de büyük darbe aldı.

    Avrupa ülkeleri, ABD’nin çağrısına uyarak, Ukrayna’yı işgal ettiği için ekonomi yaptırımlar uyguladıkları Rusya’dan yüksek fiyatla petrol ve doğalgaz almaya devam ediyorlar. Avrupa ülkelerinin enerji konusunda Rusya’ya bu kadar bağımlı olmaları ABD’nin hoşuna gitmiyor.

    Ukrayna’yı işgal eden, Rusya’nın sempati kazandığı söylenemez. Aynı şekilde, bu insanlık dramının arka planındaki rolü, etkisi giderek netleşen ABD’nin de büyük bir imaj erozyonuna uğradığı bir gerçektir.

    ABD’nin, pandemiye ve bütün olumsuz gelişmelere rağmen ağlarını örmekte olan Yeni İpekyolu nedeniyle Çin’i ve en büyük ticaret ortağı olan Avrupa ülkelerini kontrolü altına almak istediği biliniyordu. Fakat, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında, I. Körfez Savaşı’yla uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi operasyonlarıyla milyonlarca masum insanın ölmesine ve ülkelerini terketmesine neden olan ABD’nin, Avrupa ülkelerini yeniden yörüngesine alabilmek için Ukrayna’nın işgaline yeşil ışık yakabileceğine, Ukrayna’da bir insanlık dramı yaşanmasına razı olabileceğine ihtimal verilmiyordu.

    SAVAŞI YALNIZCA TÜRKİYE DURDURABİLİR

    Ukrayna’da yaşanan insanlık dramının arka planındaki dinamikleri anlatmaya çalıştık. Çizmeye çalışacağımız tablodan da anlaşılacağı gibi, Ukrayna coğrafyasında yaşanmakta olan insanlık dramını, ne bu savaştan çok önemli siyasi ve ekonomik beklentileri olan ABD, ne Rusya korkusuyla ABD/NATO’nun kanatları altına sığınmış olan Avrupa ülkeleri, ne de Yeni İpekyolu kuşakları üzerinden dünya ekonomisinin lideri olmaya hazırlanan Çin bitirebilir. Bu savaşı, çatışmaların merkezinde olmakla birlikte taraflara eşit uzaklıkta durabilen,iki tarafın da samimiyetine güvendiği ve arabulucu olarak kabul ettikleri Türkiye olacaktır.

    Ukrayna’da yaşanan insanlık dramının sorumluları, bunun hesabını birgün mutlaka vereceklerdir.

    Eski Sovyetler Birliği’ni canlandırma çabasında olan Putin’in de, Ukrayna’da yaşananlardan memnun olduğu söylenemez. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde Putin,“Müzakerelerin İstanbul’da yapılmasına ‘tamam’ diyoruz” demişti. Ukrayna’nın müzakerelerin Türkiye’de yapılacak olmasına zaten bir itirazı yoktu. Dolmabahçe’nin tarihi atmosferinde görüşen heyetler şimdi, beklentilerini ve kırmızı çizgilerini içeren anlaşma koşullarını hazırlıyorlar.

    Ukrayna savaşını kendi hedeflerini hayata geçirebilme adına uzatmak isteyenlerin bütün çabalarına rağmen, krizin başından beri hem Ukrayna’ya hem de Rusya’ya eşit uzaklıkta duran Türkiye,üzerine düşen insanlık görevini yapacak ve Ukrayna’da yaşanan insanlık dramına son verecektir. Bu noktada önemli olan, barışın korunması konusunda, bölgesel ve küresel aktörlerin Türkiye’ye destek vermeleridir.

    M. KEMAL SALLI


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR


    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR