AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu AzadMedia.az-da Karabağı konuştu

  • + A
  • - A
  • 23-10-2020, 21:49




    İYİ Parti İstanbul Milletvekili - Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanı Yavuz Ağıralioğlu AzadMedia.az”ın editörü Ülker Piriyevayla Karabağı konuştu.

    Azerbaycanda sizleri ağırlamaktan gururluyuz. Milletvekilimiz Meşhur Memmedov”un selamlarını iletiyoruz.

    AzadMedia.az haber sitesi olarak, sizi ağırlamakdan gururluyuz.

    Karabağ sorunu. Bütün Dünya şu an Karbağı konuşuyor. SSCB nin dağılma sürecinde Karabağ İşgal edildi.

    Bildiğiniz üzere, Moskovada İnsani Ateşkes imzalandı. Ve Ermenistan tarafından imzalanır imzalanmaz, ihlal edildi. Hatda iki kez İnsani Ateşkese gidildi. Her iksi gene Ermenistan tarafından ihlal edildi.

    - Sizce, başından beri, Rusya Karabağ meselesinin çözülmesini istiyormuydu yoksa amacı ne?

    Milletvekili, “ büyük devletlerin bu tür problemi kendi lehine kullanmak için devamlı hazır tutduğu bilinir. Yani, bazı meseleler çözmek için değil, çözümsüzlüğünden kuvvetlenmek için kullanılır. Karabağ meselesi de öyle bir meseledir, özelde. Genelde Türk dünyası ile ilgili, Rusyanın bütün hamleleri yüz yıllardır böyledir, çözmek üzerine değil, yönetmek üzerine.

    Birleştirmek üzerine değil, parçalamak üzerine. Bir araya getirmek ve kuvvet oluşturmak değil, dağıtmak, bölmek, zayıflatmak üzerine.

    Dolayısıyla, bu yeni değil, Karabağda bu gün yaşadığımız şeyi, 100 yılın başında gene de, yaşadık.Yani, aşağıda, Stalin zamanında bizden koparılmış topraklar var Ermenistana verilmiş. Zengezur, oralar bizden koparılmış, Türk milletinin bütünlüğüne bir bıçak gibi, bir hançer, bir duvar gibi saplanmış, Türk milleti bir araya gelemesin, sınırlar birleşmesin, oralarda, bir birilerine yardım elleri kavuşmasın diye, araya Ermenistan nüfuzu bu bölgede demografik yapıyı değiştirmek için planlanmış. Şimdi de, aynı şey yapılıyor.

    Dolayısıyla, Türkün talihi çetindir, talihi çilelidir. Türk talihin ve tarihin kendisine yüklemiş olduğu sorumlulukları hep zahmetle, hep bedel ödeyerek vurmuştur.

    Genellikle, Karbağda gördüğümüz şey daha önce görmediğimiz bir şey değildir.

    Türk yine ihanet, çifte standart görmüştür. Yine talihine horlanmak, yalnızlık, yine tekbaşına bırakılmak düşmüştür. Bu gün, 100 yılın başındakı kadar zayıf değiliz. Biz buraya geldik, şimdi Şehitler Hıyabanını gezdik. Nuru Paşa komutasında buraya gelmiş Kafkas ordusunun Genceyi, Karabağı, Dağıstanı, Baküyü kurtarmak mücadelesi olmuş, şimdi biz sürecin, ikinci halkasıyız. Yani bizden 102 yıl önce buraya gelmiş dedelerimizin ayak izlerine basıp, aynı kararlılıkla burdayız diyoruz. Bizden yüz yıl sonra da kendi çocuklarımız gelip Azerbaycanda aynı kararlılıkta, kendi evlerinde bulunsunlar. Bizim işimiz mücadele etmekdir. Bizim işimiz vatanımıza sadakat göstermektir. Ermenistanın bilmesi gereken şey şudur - Ermeni Taşnak örgütünün yöneticileri gibidir, şu an ermenilerin yöneticileri. Ermenilere Türkelere ihanet etmeleri karşılığında vaat edilen huzurdan, hisslerine bir damla huzur düşmemiştir, kendilerine vaat edilen hiç bir refahı bulamamışlardır. Şimdi diasporanın kendilerine gönderecekleri 3-5 kuruş parayla, orda zekat keçisi gibi yaşamalarının sebebi budur. Bunu yapmak yerine, Türklere adam gibi komşu olmayı deneselerdi, daha huzurlu ve çok daha güvenli yaşarlardı. Ermenistan diasporanın kendisine göndereceği sadakalarla yaşamak yerine Azerbaycanın hakkına, hukukuna, işgal ettikleri topraklardan özür dileyerek çekilseydi, Azerbaycanın dostluğu Fransanın ona vaat etdiği iyilikten 100 kat daha iyidir. Ermenistan da türklere ihanet etsinler, türk yurdunu işgal etsinler, Karabağı ellerinde tutsunlar diye, kendilerine vaat edilen maddi imkanlara heves etmek yerine , işgal ettikleri topraklardan çekilip, Azerbaycana komşu olsunlar, bu zaman rahat ve huzurlu yaşaya bilirler. O yüzden, Ermenistan yöneticilerinin ilk önce taşnak örgütü gibi olmaktan kurtulması lazım. Biz topraklarımızı bekleriz. Türkün vatana, aidiyyeti siz, Azerbaycanda “Kan Hafızası” diyorsunuz, bizim bize ait olan toprak parçaları, hafızamızda böğle durur, bugün olmazsa, yarın. Yarın olmazsa, bir gün mutlaka, bir santim bırakmayacak şekilde alırız. Gücümüz, kuvvetimiz var olduğu müddetce iddialarımızdan vaz geçmeriz.

    Üstüne bastığımız ve adına VATAN dediğimiz toprak parçaları üstünde bir Türk kalıncaya kadar türklerindir.

    Azerbaycan 90-da karşı karşıya kaldığı işgalin, hem yerine çok daha güçlü olmanın, çok daha güçlü ordu kurmanın, hakkını, hukukunu savunacak bir ordu kurmanın, bütün vakarıyla bu gün, hem vatanını bekliyor, hem zafer yürüyüşünü hayata geçiriyor ve planlıyor, her zaman biz Azerbaycanın yanındayız.

    Türkler kadar, vatanlaşdırma iradesi koydukları topraklar için ölen, öldükleri toprak için her şeyi göze ala bilen, sonra burda, Vatan etdikleri yerde de, kendilerine ait olanı herkesle paylaşa bilen başka bir millet yoktur.

    Biz bize ait olanı herkesle payalaşa bildiğimiz için büyük bir milletiz.

    Bizim kadar kendine ait olanları başkalarıyla paylaşa bilen başka bir millet yoktur.

    Sükunet zamanı, her kes türktür.

    Savaş zamanı, sadece Türkler türktür.

    Dolayısıyla, şimdi bizim zor zamanımız. Bizim şimdi kardeşliğimizin kimlerden ibaret olduğunu gösterme zamanımız. Şimdi savaş varsa, sadece türkler Türktür. Dolayısıyla biz Karabağıda bekleriz.

    Karabağdakı ermeni işgaline de nihayet veririz.

    Bu gün Azerbaycanın arkasında da, 83 milyon bütün bir millet, ordu hissiyatıyla da dururuz.

    Bir gün muvaffak olurlar ve ya belki bir kısmını elde tutmaya çalışırlar, amma sonuçta Karabağı söke söke alırız. Hiç tereddüde maal yoktur.

    Bizim, üzerine bastığımız yerleri vatanlaştıran bir mayamız var. Kendimize dönüştürürüz. Medeniyyete döndüğümüz bu topraklar, bizim Çin sınırından Adriatik denizine kadar Türk topraklarıdır.

    Bu topraklar üzerinde dili, dini, ırkı ne olursa olsun, refah ve huzur içinde bir dönem varsa, o Türklerin yönetici olduğu dönemlerdir.

    Ama türklerde zaman zaman kendilerini unutmanın, zaman zaman gafil olmanın, zaman zaman kendi özlerinden kopmanın bedelini ödemişlerdir.

    Türkler ölüme hayat, hayata ölüm derlerdi.

    Çünkü Türkler için ölüm bir hayat başlangıcıdır.

    Bizi dünyadakı bütün milletlerden üstün ve güçlü kılan şey budur.

    Ne zamankı türklere, ölüme ölüm deme, hayata hayat deme sığıyla karşı karşıya bıraktılar, o zaman yıkıldık. Şimdi biz burda, şehitlerimizi gördük. Onlar ölüme hayat demişler. O yüzden Azerbaycan hayat bulmuş. Bu gün Azerbaycan Karabağda ölüme hayat diyor. Yani bizim türk komutanlarının en kudretli naralarındandır- “Sizin hayatı sevdiğiniz gibi biz ölmeyi severiz”.

    Güzel cümlelerdir. Bu cümleleri hayatına nakş etmiş bir Millet var, Ermenistanın karşısında.

    Her kes bilsin. Biz buradayız.

    - Türk dünyasına AzadMedia.az aracılığıyla mesajınız ne olurdu?

    Türk dünyası var olsun, Allah türke yar olsun.

    İnşaallah geleceğimiz, huzurumuz, güvenliğimiz çocuklarımıza huzur getirsin.

    Biz sadece kendisine huzur vaat eden bi ülke değiliz.

    Belki, ruslar, fransızlar sadece, kendilerine huzur planlarlar, biz insanlığa huzur planlayan bir milletiz, insanlığa adalet vaat ederiz, başkalarının kanı üzerine huzur planlamayız. Bizimle beraber yaşayan her kes şunu bilsin, türk milletine ihanet etmeleri karşılığında kendilerine huzur vaat edilmiş hiç bir millet huzur bulamamıştır.

    Ne Kafkaslarda, ne Balkanlarda, ne Orta Doğuda.

    Bu bölegelerde huzursuzluk 100yıllardır sürüyorsa, vaat edilen ihanet karşılığında, huzur bulamamışlardır. Şunu düşünmeleri lazım, biz en müstesna zamanlarımızı kimlerle yaşadık. Ki ermeniler daha önce, bizanslılarla beraber yaşıyorlardı, ki ermenilerin hastalığıdır bu.

    Kim güçlüyse onunla beraber olmak. Sonra Türkleri gördüklerinde, o zaman bıraktılar bizansı, sonra biz zayıfladığımız zaman bizi bırakıp ruslarla beraber oldular. Şimdi biz yine güçlü olursak, yine bizle beraber olucaklar.

    “Bizimle beraber olmaya mecbur kalacakları zamanları geliyor ermenilerin. Tedbirli olsunlar.”

    - Azerbaycanı gazetecilere mesajınız?

    Bizim gazetecilerimiz- Türkiyedekilere de aynı şeyi söylüyorum, hakkın, hakikatin, şerefin, vicdanın, izzetin sözcüleri olmak zorundalar. Yani biz Türkleriz. Yalanla, iftirayla bir araya gelmeyiz.

    Türkün işi hakladır. Doğru haberledir.

    Bizim kapılarımızdan eğri odun geçmez.

    “Gazetecilerimiz de böğle bir milet olmanın sorumluluğunu yerine getirsinler.”

    “Bunu kim söylüyor?

    Eğer, bunu Türk gazetecileri söylüyorsa, mutlaka doğru söylüyordur denile bilecek şöhrete ihtiyacımız var.”

    “Kesinlikle doğrudur. Böğle dedirtmek lazım.

    Böğle bir şöhrete ihityacımız var.”

    - Azerbaycan askerine mesajınız?

    Biz ordu miletiz? Biz ruhları üniformalı bir milletiz. Azerbaycan askeri bilsinki, 83 milyon da Türkiyede askeri var.

    - AzadMedia.az-a arzunuz ne olurdu?

    AzadMedia.az-ın iftihar edeceği şey Karabağın yeniden azatlığı olsun, İnşaallah.


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR


    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR