AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

Ülkər Piriyeva - "Hayat üç noktadan ibarettir: Doğum, yaşam, ölüm"

  • + A
  • - A
  • 7-12-2020, 08:04

    Yer: Anadolu'da bir köy.
    Zaman: 1940 lı yıllar.

    Küçük bir köyde doğup büyümüş iki genç vardır. Bir erkek, bir kız. Çocuklukları, oyunları birlikte oynayarak büyürler. Zaman geçtikçe çocukluk duygularının yerini başka duygular kaplar ikisinin de yüreğini. Erkek babasına durumu açıklar ve kızı istemeye giderler. Kız babası da durumun farkında olduğundan fazla naz, niyaz etmeden durumu kabullenir ve iki genç birlikte hayata devam etmeye başlarlar. Az bir zaman sonra genç erkek askerlik hizmetine çağrılır. Askere gidecektir. Dedim ya 1940 lı yıllar. İkinci Dünya Savaşı başlamış, Türkiye girecek mi girmeyecek mi hiç bir şey belli değil. Memleketin durumu ortada. Çoğu genç erkeğe geldiği gibi bu haber de gence ulaştırılır. Evden ayrılırken ailesiyle vedalaşır, büyüklerin ellerini küçüklerin gözlerini öper. En sona eşini ayırmıştır vedaya. Şimdiki gibi değildir o zamanki aile kavramı. Büyüklerin yanında yan yana gelmeye bile utanır gençler. Eşini kenara çeker, alnına bir öpücük kondurur ve der ki: Hanım, tasalanma. Bu günler geçecek yine kavuşacağız. Ulaşır ulaşmaz ilk işim mektup yazmak olacak. Mektuptaki yazım bitince sonuna üç tane nokta koyacağım. İşte o noktalar senin için, der. Der ama genç kızı teselli etmek ne mümkün. Çünkü aile erkeklerinin tamamı Birinci Dünya Savaşı'nı, Kurtuluş Savaşı'nı, Çanakkale'yi görmüş ve orada milleti, memleketi, devleti için silah kuşanmış, Dünya'nın dört bir tarafından gelen düşmana karşı savaşmış insanlar. Ailesinden bir çok erkek dönememiş geriye. Kalanlar şehit olmuş, dönenler gazi.
    Genç erkek birliğine ulaşır bir hayli zaman geçince. O zamanki ulaşım şimdiki gibi değil haliyle. Aradan iki ay gibi bir zaman geçmiştir. Mektubunu yazar, yazının bitimine de üç noktayı çakar ve gönderir. Mektup bir hafta sonrasında bölgesine ulaşır. Bir iki hafta geçer ayrılan mektup önce şehirine, bir iki hafta geçer sonra kasabaya, daha sonra köyün muhtarına iletilir. Muhtar gelen mektupları ayırır, genç erkeğin babasına iletir. Babası okur mektubu ve hanım oğlundan gelen mektup der annesine verir. Bir iki gün annesine kalır mektup genç kız istemeye cesaret edemez. Bir kaç gün sonra anne kıza mektubu verir. Kız heyecanla alır ve odasına kapanır. Heyecanla açar ve mektupta ne yazdığına bakmadan sayfanın sonuna bakar. Sayfanın sonundaki üç noktayı görür ve hasretle koynuna bastırır. Bu üç beş yedi askerlikten dönünceye kadar devam eder.
    Artık aradan yıllaaar yıllar geçer. Acısıyla tatlısıyla beraber bir ömür geçirirler. Bir gün 9-10 yaşlarındaki torunları tavan arasında oynarken eski bir sandık dikkatini çeker çocuğun. Açar sandığı, içinde kırmızı renkli ipek kumaş bir torba bulur. Bizim gençler artık ihtiyar olmuşlardır tabiki. Torun der ki: Nene bak tavanda ne buldum. Yaşlı halamız açar ipek torbayı içinden o hasretle koynuna bastığı yıpranmış eski mektupları çıkartır. Karşısında oturan bir zamanlar genç, ama şimdi dede olmuş ihtiyar adama der ki: Bey, sen bana eskiden ne güzel mektuplar yazardın değil mi? Der sondaki o üç noktaları göstererek.
    Kim bilir ne duygular yüklüydü o küçücük noktalarda onun için.. Sadece kendisi bilir.
    Yaşlı halamız şunu iyi biliyormuş ki hayat üç noktadan ibarettir: Doğum, yaşam, ölüm.
    Dünya üç noktadan ibarettir: Dün, bugün, yarın. Sevgi üç noktadan ibarettir: A Ş K.
    Demem o ki: Üç nokta, geçmişte kalan dünkü güzelliklere duyulan özlem ve gelecekte yarınki güzelliklere duyulan hasrettir.
    Üç nokta, bugün üzerinden geçtiğin, geçmiş ile gelecek arasında bir köprüdür.
    Üç nokta, yaşanacak çok güzel günlerin olsun diye bitmeyen duam ve hediyem olsun sana.
    Bakın, şuraya koydum üç noktayı . . .
    Canınızın sıkkınlığına bir nokta kadar katkısı olur, İnşaallah!


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR


    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR