AzadMedia
Telegram Facebook Twitter Youtube Instagram

Əməkdar Jurnalist Kemal Sallı - “Bu oyuna DİQQƏT!” - ÖZƏL

  • + A
  • - A
  • 31-08-2022, 16:08

    Əməkdar Jurnalist Kemal Sallı - “Bu oyuna DİQQƏT!” - ÖZƏL
    Əməkdar Jurnalist Kemal Sallı

    Azadmedia.az’a özel olarak:
    BU OYUNA DİKKAT!


    2020 yılında Çin’in, ABD’yi sollayarak, 709 milyar dolara yükselttiği ticaret hacmiyle AB’nin en büyük ticari ortağı olmuştu. Çin ile AB ülkelerinin biraraya gelmeleriyle yeni bir kutup, yeni bir küresel güç oluşmaktaydı. Bu tempoyla Çin, 2023 yılında küresel ekonominin lideri oluyordu. Bu, küresel ekonomik düzeni de, mevcut siyasi dengeleri de altüst edecek bir gelişmeydi.

    Bu ticari birliğin üretebileceği siyasi ve ekonomik sonuçlar ABD’yi de, Rusya’yı da ürkütüyordu. Türkistan coğrafyasından başlayan ve Azerbaycan-Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan “Kuşak ve Yol” projesi, Rusya’yı küresel ekonomi denkleminin dışına savururken, giderek ABD’nin beka sorununa dönüşmekteydi. ABD, her yola başvurarak, “Kuşak ve Yol”un önünü kesmeli, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Fransa ve Almanya’nın nükleer gücü de olan bir Avrupa Ordusu (PESCO) kurmalarını engellemeli ve Avrupa ülkelerini yeniden NATO’nun yörüngesine almalıydı.

    Ukrayna’da 24 Şubat’tan bu yana yaşanmakta olan insanlık dramına, “Yeni bir Yalta Anlaşması” izlenimi veren paslaşmalara, güney sınırlarımızın hemen güneyinde yaşanmakta olan gelişmelere bu çerçeveden bakıldığında, gelişmeleri arka planındaki dinamikleri ve hedeflerini daha net görebiliyoruz.

    M. KEMAL SALLI




    Rusya ile Ukrayna arasında yaşanmakta olan savaşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Guterres ile birlikte Lviv’de, Ukayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yle görüşmesini değerlendirdiğimiz dünkü yazımızda, “işimiz zor” demiştik. Çatışmanın arka planındaki dinamikler dikkate alındığında, savaşın biran önce sonlanmasını arzulayan bir ülke olarak, işimiz gerçekten zor.

    İşimiz gerçekten zor; çünkü, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanmakta olan savaşın bitmesi istenmiyor.

    İşimiz gerçekten zor; çünkü,küresel aktörlerin bu savaş üzerinden elde etmek istedikleri bazı çok önemli sonuçlar var.

    İşimiz gerçekten zor; çünkü,küresel aktörlerin elde etmeyi hedefledikleri sonuçlar kendi açılarından o kadar önemli ki, XXI. Yüzyıl’da,Ortadoğu’da, Libya’da, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da, Avrupa’nın orta yerinde yaşanmakta olan paylaşım kavgalarında milyonlarca masum insanın hayatlarını kaybetmeleri, onların Makyavelist mantıklı vicdanlarını hiç rahatsız etmiyor.

    İşimiz gerçekten zor; çünkü, Rusya-Ukrayna savaşının arka planındaki dinamikler o kadar güçlü ve hedefleri o kadar büyük ki, bu savaşın kısa sürede sona ermesi mümkün görünmüyor.



    I.KÖRFEZ SAVAŞI’NIN GÜNCELE VERSİYONU

    “İşimiz Zor” başlıklı yazımızda, Avrupa’nın orta yerinde, I. Körfez Savaşı’nın güncel versiyonunun yaşanmakta olduğundan söz etmiştik.

    1991’den günümüze uzanan tarih şeridinde yaşananları satırbaşlarıyla hatırlayalım..

    Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen sonrasında tek kutuplu bir dünya hedefleyen ABD, öncelikle büyük enerji kaynaklarına sahip olan Ortadoğu’yu kontrolü altına almayı hedefliyordu. ABD’li ideologların kurguladıkları Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), I.Körfez Savaşı’yla uygulamaya konuldu. Gaza getirilerek Kuveyt’e sokulan Saddam, ABD ve koalisyon güçleri tarafından tepelendi ve ülkesi 36. Paralel boyunca bölündü. Bu arada, ABD’nin 10 yıllık silah stoku Kuveyt çöllerine boşaltıldı ve faturası Kuveyt şeyhinin önüne kondu.

    2001’deki İkiz Kuleler’in iki uçakla çökertilmesi gösterisinin ardından, 2003 yılında Irak, ABD tarafından, “Saddam’ın kimyasal silahlarını yok etmek ve demokrasi götürmek” gerekçesiyle işgal edildi; ABD Ortadoğu’ya adım atmış oldu.

    2011’de estirilen “Arap Baharı” rüzgarlarıyla kaosa ve iç savaşa sürüklenen Suriye’de, bölgesel ve küresel çıkarları çatışan ABD, Rusya ve İran arasında, vekalet savaşçıları üzerinden bir paylaşım kavgası yaşanmaya başlandı. ABD karşısında, Rusya ve İran tarafından oluşturulan cepheye Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in girişimiyle başlatılan Astana Süreci üzerinden Türkiye de katıldı.

    ABD’nin hedefi, Irak ve Suriye petrollerini, bu iki ülkenin kuzey bölgelerinden döşeyeceği boru hattıyla Akdeniz’e ulaştırmak, İsrail’i bölgenin enerji terminaline dönüştürmekti. Bu hedefine, “Büyük Kürdistan” hikayesi üzerinden yürüyordu. Asıl hedefi, Avrupa ülkelerini, Rusya doğalgazına ve petrolüne bağımlı olmaktan kurtarmak, NATO üyeliği üzerinden yörüngesine almaktı. Rusya da, bu niyetini gördüğünden, Astana ortakları olan Türkiye ve İran ile birlikte ABD’nin karşısında aşılmaz bir set oluşturuyordu.



    ALMANYA VE FRANSA’NIN AVRUPA ORDUSU KURMA GİRİŞİMLERİ

    Ortadoğu’yu eski arka bahçeleri sayan Fransa ve Almanya da, ABD’nin “küresel lider” sıfatına son verecek hazırlıklar yapıyorlar, nükleer gücü de olan bir Avrupa Ordusu (PESCO) kurmaya, Çin ile ekonomik ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyorlardı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti diyerek, Avrupa ülkelerini PESCO’ya destek olmaya çağırıyordu.

    ABD, 2014 yılında, Suriye Devlet Başkanı Esat’ın davetiyle Suriye’de sahaya inen Rusya’yı denklem dışına savurabilmek amacıyla, Moskova’nın arka bahçesi saydığı Ukrayna’nın Başkenti Kiev’de, Maiden Meydanı’nda büyük bir kalkışma hareketi başlattı. Rus yanlısı Devlet Başkanı Yanukov bu kalkışmayı bastıramadı ve Moskova’ya sığınmak zorunda kaldı.

    Putin de, ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti. 1991’de, gaza getirip Kuveyt’e soktuğu Saddam’ı “Bağımsız bir devleti işgal etti” gerekçesiyle tepeleyen ABD ve Batılı ülkeler, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine, küçük yaptırımlar dışında, bir tepki vermemişlerdi.

    Bugün, Ukrayna coğrafyasında, I. Körfez Savaşı’na benzer bir “oyun” sahneleniyor. Yılbaşından Şubat ayı sonuna kadar yaptığı açıklamalarda, sürekli olarak, “Putin Ukrayna’yı işgal edecek” diyen ABD Başkanı Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesine yeşil ışık yakmış oldu. Çünkü, NATO’ya alternatif bir askeri güç (Avrupa Ordusu) kurma ve ABD’nin en önemli ekonomik rakiplerinden biri olan Çin ile kapsamlı anlaşmalar yapan Avrupa ülkelerini, özellikle de Fransa ile Almanya’yı Rusya sopasıyla “terbiye” etmeyi hedefliyordu.

    Ukrayna’da yaşanmakta olan insanlık dramını aslında bu olaylar dizisi çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

    ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline neden yeşil ışık yaktı?

    2008’de Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üye yapılmasına sıcak bakmayan ABD, bugün neden İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi yapılması için acele ediyor?



    SİSLER ARALANIYOR

    Putin’in Kırım’ı ilhak etmesine sessiz kalan ABD, bugün Ukrayna’ya neden savaşı bitirecek değil de, savaşı uzatacak silahlar vermeye devam ediyor? ABD, hangi hedefleri uğruna savaşın uzamasını destekliyor? AB ülkeleri, özellikle Almanya ve Fransa, ABD’nin Kırım’ın işgaline sessiz kalmasının nedenini anlayamadılar mı?

    2008 yılında, Bükreş’teki zirvede, “Rusya’yı tedirgin etmeyelim” gerekçesiyle Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi yapılmalarına karşı çıkan Almanya ve Fransa, aynı gerekçeyle, 2014’te, Putin’in Kırım’ı ilhak etmesine de büyük bir tepki göstermemişti.

    Aslında Rusya da, II. Dünya Savaşı’nda mücadele ettiği Avrupa ülkelerinin AB çatısı altında hızla gelişmelerinden tedirginlik duyuyordu. AB, 2013’te Kazakistan’da yapılan uluslararası bir toplantıda 4 kıtayı ve 65 ülkeyi ekonomik yönden birbirine bağlayacak olan “Kuşak ve Yol” projesini açıklayan Çin ile günlük ticaret hacmini 1 milyar euroya yükseltmişti. Çin’in “Kuşak ve Yol” (Yeni İpekyolu) projesi Rusya’yı dışlıyor, ağırlıklı olarak tarihi İpekyolu üzerinden Akdeniz, Karadeniz ve Avrupa’ya uzanıyordu.



    ÇİN AB’NİN EN BÜYÜK TİCARİ ORTAĞI OLUNCA

    2019’da Çin, imzaladığı anlaşmalarla AB’nin en büyük ikinci ortağı olmuştu. 2020 yılında Çin’in, ABD’yi sollayarak, 709 milyar dolara yükselttiği ticaret hacmiyle AB’nin en büyük ticari ortağı olduğunu, Çin Devlet Başkanı ŞiCinping, Fransa Cumhurbaşkanı EmmanuelMacron ve Almanya Başbakanı Angele Merkel, düzenledikleri bir telekonferansla bütün dünyaya duyurdular. Çin, 15 Kasım 2020’de, “Kuşak ve Yol”un Güneydoğu Asya koridorunu oluşturan 10 Asya ülkesiyle “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması”, birkaç ay sonra da AB ile “Kapsamlı Yatırım Anlaşması” imzalamıştı.

    Çin ile AB ülkelerinin biraraya gelmeleriyle yeni bir kutup, yeni bir küresel güç oluşmaktaydı. Bu tempoyla Çin, 2023 yılında küresel ekonominin lideri oluyordu. Bu, küresel ekonomik düzeni de, mevcut siyasi dengeleri de altüst edecek bir gelişmeydi.



    Bu ticari birliğin üretebileceği siyasi ve ekonomik sonuçlar ABD’yi de, Rusya’yı da ürkütüyordu. Türkistan coğrafyasından başlayan ve Azerbaycan-Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan “Kuşak ve Yol” projesi, Rusya’yı küresel ekonomi denkleminin dışına savururken, giderek ABD’nin beka sorununa dönüşmekteydi. ABD, her yola başvurarak, “Kuşak ve Yol”un önünü kesmeli, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Fransa ve Almanya’nın nükleer gücü de olan bir Avrupa Ordusu (PESCO) kurmalarını engellemeliydi.

    Ukrayna’da 24 Şubat’tan bu yana yaşanmakta olan insanlık dramına, “Yeni bir Yalta Anlaşması” izlenimi veren paslaşmalara, güney sınırlarımızın hemen güneyinde yaşanmakta olan gelişmelere bu çerçeveden bakıldığında, gelişmeleri arka planındaki dinamikleri ve hedeflerini daha net görebiliyoruz.

    Batılı ülkeler, Kırım’ı ilhak etmesine sessiz kaldıkları Rusya’nın, Ukrayna’yı işgal etmesine tepki olarak bir dizi yaptırımlar uyguluyorlar. Bunlar nasıl bir yaptırımsa, Rusya, 24 Şubat’tan bugüne ticaret fazlasını 2.5 kat artırmış192 milyar dolara yükseltmiş. Ruble de, küresel ticarette diğer para birimleri kadar “geçer akçe” konumuna yükselmiş.

    Yalnızca bu sonuç bile, “Bu Oyuna Dikkat!” çekmemiz için yeterli bir neden değil mi?


    Ülker Piriyeva


    www.AzadMedia.az

    Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.
    OXŞAR XƏBƏRLƏR

    Köşə
    XƏBƏR LENTİ
    BÜTÜN XƏBƏRLƏR