Etrafımızda bir makam sahibi olana, koltukta oturan bazı kişilere baktığımızda? Acaba koltuklar mı sıkıntılı yoksa koltuğa oturanların vicdanlar mı? Sorusu akla geliyor.
Sakın makam sahipler sakın! Bu koltuklar babanızın evinden miras kalmadı. Bugün oturduğunuz koltuklarda bir bakmışsınız ki yarın başkası oturuyor. Sizden önce de bir başkası oturuyordu. Koltukların sizi şahsiyetsiz etmesine müsaade etmeyin. Şahsiyetsiz kaldık diye de telaşeye kapılmayın. Her şahsiyetsizlikte olduğu gibi koltuk şahsiyetsizliğinin de panzehri var endişe etmeyin.
Koltuk yüzünden kibirlenenlere tedavi olarak tavsiyem reçeteye tek doz olarak sadece; sevgi, hoşgörü, alçak gönüllülüğü, samimiyeti öneriyorum. Kontrole geldiğiniz de de tedavi yöntemi olarak ta? Ayaklarınız yere bassın? diyiyorum. Uygulayıp uygulamamak, nasıl hekim seçme özgürlüğü var ise, tedaviye yanıt verip vermekte sizin tercihiniz elbette. Tedaviye cevap vermeyen hastalarda oluyor tabii ki.
Akıbeti ne mi olur dersiniz; Bizim köyde vefat edenlere vefatın üçüncü, yedinci, kırkıncı ve elli ikinci günlerinde lokma dökülür, Fatihalar meftanın arkasından. Arkasından da muhabbet arasında isimleri geçerse sağlığında kötüyse dahi rahmetli iyiydi diye anılır.
Sonuç şunu gösteriyor; koltuk sevdanız var ve o koltuktan kalkmak gibi bir niyetiniz yok, kalkmamak için de sıkıntı yaratıyorsanız eğer kesin altınızı pisletmişsiniz ve kötü kokular yayılmaya başlamıştır demektir.
Temizlik vakti geçmeden bi aklanıp paklanmak lazım. Gelin yol yakınken, arkamızdan Fatihalar okunmadan bir gönüle girin, sevap kazanın.
Samimi olduğunuzu göstermelikte olsa uygulayın. Bu memlekete, ekmeğini yediğiniz suyunu içtiğiniz aziz topraklara saygınız olsun. Sonra demedi demeyin; kişiliğini koltuktan alanlar koltuk gidince kişiliksiz kalırlar? Allah muhafaza. Bir insanın ulaşabileceği en yüksek mevki önce İNSAN olmaktır. Bir makama, mevkiye gelmek ne kadar zor olsa da o makamın hakkını vermek, layık olmak inanın daha da zordur.
En tehlikeli insan modeli de, büyük makamlara gelmiş, ama o makamın hakkını veremeyen, ağırlığını koruyamamış, kendisinden farklı bir kişilik olarak tanınan küçük insanlardır. Makamlar insanlara değil insanlar makama şeref kazandırır, değer katar. Bu aziz vatana, bu cennet memlekete makamından güç alanlar değil makama güç verenler lazım azizim. Bizim sevdamız Erzurum bizim Erzurum derdimiz var; yoksa ele gömlek olan bize fistan olur.
Hakan Dikmen