İrisinden ufağına, yaşından kurucusuna, marketinden, kasabından, bakkalına, tavacısından tencerecisine, fayansçısından, boyacısına dürüst esnaf bulmak çok zor artık bizim buralarda.
“İmam yellenirse cemaat şıcarmış” diye bir laf var ya, işte bizim ki o hesap. Sen son altı aydaki yüzde 600 enflasyonu yüzde 30 diye yutturmaya çalışırsan o da 10 liralık malı 100 liraya çakar bu millete. Korona zamanı 100 liraya alabilmek için saatlerce kuyrukta beklediğimiz maskeler şimdi yok fiyatına satılıyor.
Zararına satmayacaklarına göre maskeciler ne köşe olmuş ne köşe. Fırsatçı bir milletiz, çoğumuz da vurdum duymaz. Ani fren ve dönüşlerle camdan cama savrulduğun tabiri yerindeyse içimizin dışına çıktığı otobüsün şoförüne, “Yavaş sür insan taşıyorsun” dersin, kimse oralı bile olmaz.
Toplu taşımada bağırıp çağırıp telefonuyla konuşanı uyarırsın bir zıp çıktı çıkıp, “Taksiye bin o zaman” der. “Ulan mal, senin de kulağının dibinde bağırıyor” diye kavgada yeni bir cephe açarsın bir işe yaramaz. Birkaç kişi tamam da Malkoçoğlu değiliz ki bir kamyon adamın marizine kayalım!
Özrü Kabahatinden beter
Uyanıklık, fırsatçılık ülkenin ruhuna işlemiş. 2014 yılında en meşhur hazır çorbanın içinden böcek çıktı. Böceği ve ambalajı firmaya gönderdim. “Evet haklısınız içinde böcek var. Ancak bu bizden kaynaklanmıyor. Üretici ve imalat adımlarında karışmıştır. Alın size bir sepet ürünümüz, kusurumuza da bakmayın” diye bir cevap mektubu geldi.
Umarım kurduğunuz bu adaletsiz sistem sizin için de işler.
Hakan Dikmen
Mətndə səhv var? Onu siçanla seçin və Ctrl+Enter düyməsini basın.