TDSP BAŞKANI SERDAR AKYOL - "TÜRKİYE DE THİNK THANK KURULUŞLARI VE ASAM"
Türkiye stratejik anlamda ufuk ve kavrayış yönünden eksiklikleriyle fikir hayatını sürdürürken, muasır medeniyetlerde farklı think thankler ile devletlerinin güncel ve gelecek tasavvurları oluşturulmaktaydılar. 1999 yılında kurulan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) bu konuda önemli görevler üstlendi. Ancak 2008 yılına gelindiğinde Ülker gurubu ASAM'a desteğini çekmesi sonucunda, ASAM’ın başka bir ele geçmesiyle uzun süreli bir suskunluk dönemi yaşanmıştır.
2018 yılına gelindiğinde ASAM’ın yeniden aktif faaliyetleriyle Türkiye gündeminde yer almaya başladığını, bu süreçte Türk Dünyası Araştırmalar Vakfının kurucusu Şaban Gülbahar'ın ASAM'la ilgili büyük çabalarının olduğunu görüyoruz. Hala fikir alanında ASAM üzerinden beyanatlarını cesurca veriyor. Yüreğimizin kendisi ile birlikte olduğunu ve Şaban Gülbahar'ı her zaman destekleyeceğimizi de bilmesini isteriz.
Peki, ASAM’ı neden ele aldım. Öyle ya Ümit Özdağ’ı Asam Başkanı olarak gördük tanıdık ve sevdik, televizyonlarda stratejik olarak değerli ve kıymetli bilgileri ve tasavvur oluşturacak ufuk açıcı paylaşımlarda bulunuyordu. Yıllar evvel ASAM’da bir uzman arkadaşım Ankara’dan geldiğinde benim ile tanıştırmışlardı, yemeğe davet edip hasbihal etmiştik, bizim için önemli bir kurumdu ve bir uzmanı ağırlamak benim için önemliydi. Akademisyenler veya önemli devlet görevlerinde bulunan kişilerin başkanlık ettiği kurum, takip ettiğimize göre Türkiye’ye katkılar sunuyordu.
Son kuruluşunun (2018) ilk dönemini bilmemekle beraber, son dönemde yeniden yapılanmaya devam eden ASAM’ın farklı düşünceleri barındıran ve farklı fikirlerin kristalize damıtığından elde edilen çıktılar ile Türkiye’nin gelecek tasavvurunda yer edecek yeni ufukları üretemediği görülüyor. Bu fikri neden ortaya atıyorum, çünkü ASAM’ın bir gurubunda güncel siyaset ve hamaset üzerine kurulu ve Türkiye’nin gelecek tasavvuru için kristalize ufuk üretmeyecek konular paylaşılıyor. Karşı bir tez sunduğunuzda, bahçesine girmiş tavuk gibi kovalanmaya başlanıyorsunuz. Zinhar karşı oldukları fikirleri aralarında top çeviren bir kesim tarafından şiddetle eleştiriyorlar. Oluşan kendi şükelalarından farklı bir kavramı duyduklarında, kulaklarının kabardığını, gözlerinin açılarak bir birlerini kollayarak farklı fikre saldırmak için aportta hazır beklediklerini hissediyorsunuz. Bunu diğer grup üyeleride dillendiriyorlar.
Neden böyle diye düşündüm... Geçmişle şimdi arasında bir fark vardı. Geçmişte varolan ASAM’ın bir akademik birikimi ve Türkiye için çaba sarf eden başkanlarına baktım, birde şimdiki başkana...
2018 de yeniden sahne alan ASAM’ın başına getirilen beyefendi barter firması olan bir iş adamı. Takip ettiğinizde, iş dünyası ile ilgili hedefleri ve vizyonu yüksek. Görüldüğü kadarı ile de başarılı bir iş insanı. Ne var bunda diye bende kendime sordum. Fakat ASAM başkanının bir araştırmasını bırakın, Türkiye’nin devlet ve kültürel yaşamı için bir çabasının olduğunu göremedim. ASAM da 2018'den bu yana bir açıklamasının olduğunu, manşetininde “Bir dakika Mösyö Macron” olduğu görülmektedir. Evet, bir fikir üretimi var ama 3 yıl içerisinde ürettiği tek çıkışı da bu olsa gerek, başlığı da ilginç bulduğumu söylemeliyim. Varsa bizde merak ediyoruz. Hangi, fikirleri savundu ve manşette nasıl başlıklarla çıktı.
ASAM gibi kurumlar tabii olarak iş adamlarımız tarafından finanse edilmelidir. Çünkü bir araştırma merkezinin maliyeti yüksektir ve ciddi bir finansmana ihtiyaç vardır. Fakat böyle kurumların başkanlığına; fikir adamları, akademisyenler veya uluslararası stratejileri bilen ve tecrübeli devlet adamlarınından seçilmeli veya atanmalıdır. Stratejik araştırmalar merkezlerinin başkanlarının, Türkiye’nin gelecek tasavvuruna damga vuracak üretilen damıtılmış kristalize fikirleri, ticari hedefleri ile barter yapmasına izin verilmemelidir. Bir startejik araştırma merkezinin başına getirilen iş adamının bu takaslardan karlı çıkma arzusuna, bir stratejik araştırma merkezinin ufku bırakılamaz.
Bu faaliyetler fedakârlık gerektiren işlerdir. ASAM gibi kurumların başlarında yetkin birileri olmalıdır. Tabi yönetimde olan iş insanları ASAM gibi kurumların faaliyetleri ile birlikte makul ticari faaliyetlerini iç içe yürütebilirler. Fakat hiçbir Stratejik araştırmalar merkezi başkanı ticari kaygıyı üst seviyede tutarak ASAM gibi kurumları kullanmamalıdır. Ticari kaygılar, stratejik araştırma merkezlerinin ülkemizin gelecek tasavvurunda “menfaat odaklarının dayatmalarına uygun fikirler” üretmesine sebep olma ihtimalini doğurur ki, en azından oluşan şüpheler bütün çalışmaların zayıflamasına yol açar. Özellikle bu tür kurumlar ile yol yürüyen kişilerin buna dikkat ettiklerini ve edeceklerini düşünüyorum.
Tamda burada benim her zaman savunduğum konu gündeme geliyor. “STK’lar siyasi ve akçeli menfaat odakları ile birlikte yönetilemez”, yönetildiği şüphesi bile doğurmamalıdır. ASAM gibi kurumların, kurumun niteliğine uygun yetkin bir başkan tarafından yönetilip veya devralınıp, fikir üretimi konularında uzman kişiler tarafından beslenmelidir. İş adamları finans konusunda bu gibi kurumları desteklemelidir. Yineler isek; siyasi ve ticari menfaat ilişkilerinin gölgesinde ve etkisinde üretilecek yeni ufuk açıcı fikirler, yine siyasi ve ticari menfaat odaklarının istediği şekilde gelişecektir. Ez cümle topal ördek bir başkanla, stratejik araştırma merkezleri yönetilemez. Bir stratejik araştırma merkezinin mutlaka ve mutlaka menfaat odakları şüphesinden arındırılması lazımdır. Yoksa dış devletlerde olduğu gibi think thank kurumu olmaz, bir menfaat veya siyasi gurubun savunduğu fikirleri yayan bir kurum durumunda kalır.
Tabii ki menfaat gruplarına hizmet eden stratejik araştırma merkezleri olabilir, olabilir. Var mı, var. Öyle merkezlerde, bizim onaylayacağımız ve değer vereceğimiz bir kurum olmaz, olmamalıdır.
Türkiye’nin ilerlemesi için STK’ların niteliğine göre mümkünse tarafsız bir yapıyla Türkiye Cumhuriyetinin gelişimine katkıda bulunmasını arzu ederiz. Bu yazıyı stratejik araştırma merkezlerinin varlığının önemi dolayısı ile ilgili kurumların tekâmülü ve Türkiye’ye önemli katkı sağlayacaklarını düşündüğüm ve değer verdiğim için yazmak gereği gördüm. Uzun süredir böyle bir paylaşımı yapacağımı dillendiriyordum. Kimse üzerine alınmasın.
Serdar Şahin
20 Nisan 2021